Esas No: 2011/1441
Karar No: 2011/1009
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/1441 Esas 2011/1009 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR :
Taraflar arasındaki kooperatif genel kurul kararının batıl olduğunun tesbiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, 05.11.1994 tarihli genel kurul toplantısında emanet komisyonu üyesi olarak seçilen kişilere inşaat maliyetinin % 13 oranında huzur hakkı ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu kararın mutlak butlanla malül olduğunu ileri sürerek, anılan kararın batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıların aktif husumet ehliyeti olmadığını, anılan genel kurul kararının usule uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, genel kurul kararının emredici bir düzenleme olan gündeme bağlılık ilkesine aykırı bir şekilde gündeme alınarak karara bağlandığı, kararın muğlak ve kooperatifin temel amacına aykırı bir düzenlemeye yer verdiği, bu nedenlerle de batıl olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Davaya konu genel kurul toplantısında, “ yapılacak inşaatların emanet usulü ile yapılması ve emanet komisyonu üyelerine inşaat maliyetinin % 13"ü oranında huzur hakkı ödenmesine” dair karar alınmış, yargılama sonunda, mahkemece emanet komisyonu ücretine ilişkin kararın gündeme bağlı alınmadığı, muğlak ve kooperatifin temel amacına aykırı olduğu gerekçesiyle batıl olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Yasasının 42/7 ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 23/10. maddeleri genel kurulun “imalat ve inşaat işlerinin yaptırılma yöntemini kararlaştırmak” görev ve yetkisine sahip olduğunu belirttiğine göre, genel kurul tarafından alınan ve yaklaşık 8 yıl sonra iptali istenen anılan kararın bu haliyle yasaya aykırı bir işlem yapılmasına izin verdiği şeklinde yorumlanması mümkün değildir.
Bu durumda, mahkemece, yasa ve anasözleşmeye açıkça aykırı olmayan, mutlak butlanla malül olmadığı tartışılamayacak nitelikte olan bu kararın batıl olduğunun tesbitine dair davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 13.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.