Esas No: 2011/127
Karar No: 2011/967
Karar Tarihi: 11.10.2011
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/127 Esas 2011/967 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönemde aldığı muhasebeci ücretleri, belgelendirilmeyen giderler, davalının ihmali nedeniyle ödenmek zorunda kalınan vergi cezaları ve ortakların verdikleri vekaletlerin gereğinin geciktirilmesi nedenleriyle kooperatifin zarara uğradığını ileri sürerek 26.877,15 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin muhasebe görevini yasal çerçeve içinde yerine getirdiğini, belgesi olmayan harcamaları kayda geçirmediğini, belge eksikliği nedeniyle beyanname veremediğini, vekalet veren üyelerin işlemlerini asil olarak yapmalarına engel bir durum olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin sorumluluk davası açılması için genel kurul kararı olmadığı ve davanın denetçiler tarafından açılmamış olduğuna ilişkin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne 500,00 TL muhasebeci ücreti ile 160,00 TL kırtasiye defter tasdik ücretinin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden,
5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun (HUMK) 427. Maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2009 yılı için 1.400,00 TL"dir.
Dava dilekçesinde, 26.877,15 TL"nin tahsili istenilmiş, mahkemece, 660,00 TL"nin tahsiline karar verilmiştir. Davalı aleyhine kabul edilen kısım, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2)- Davacı vekilinin temyiz istemine gelince;
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, davalının peşin harcının istek halinde iadesine, 11.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.