Esas No: 2022/2388
Karar No: 2022/3932
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/2388 Esas 2022/3932 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2022/2388 E. , 2022/3932 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasında görülen davada mahkemece yapılan inceleme sonunda davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair verilen kararın süresi içinde davacı vekilince temyizi istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
K A R A R
Davacı vekili asıl ve birleştirilen davada, davacıya trafik sigortalı, davalıya ait aracın istiap haddi aşılarak kullanımı sırasında gerçekleşen kazada bedensel zarar gören hak sahiplerine davacı tarafça ödeme yapıldığını, ödenenin rücuen tahsili amacı ile davalı aleyhine başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini açıklayıp itirazların iptali ile takiplerin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, arabuluculuk dava koşulunun bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın usulden reddine karar verilmiş; anılan karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında rücuen tazminat istemi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortalı, davalıya ait aracın istiap haddi kullanımında iken gerçekleşen kazasında oluşan zararların davacı tarafça karşılandığını açıklayıp Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Sözleşmesi kapsamında ödediği tazminatı sigortalısından rücuen talep etmiş, mahkemece, 7155 sayılı Yasanın 20. md. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanun'unun 5. maddesinden sonra gelmek üzere dava şartı olarak arabuluculuk başlığı altında madde 5/a-1 bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır hükmünün getirildiği, bu nedenle de 6325 sayılı Yasanın 18/a-2 maddesindeki "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir şeklinde düzenleme yapıldığı, dava
tarihi itibariyle arabuluculuğa başvurunun zorunlu olduğu, dava açılmadan önce davacı tarafça arabuluculuğa başvurulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. İcra takibi, davacı ... şirketine ... poliçesi ile sigortalı olan aracın zarar vermesi sonucu ödenen tazminatın tahsiline yöneliktir. Davacı sigortacı, sigorta sözleşmesi kapsamında sigortalısından rücuen tazminat talep etmektedir.
28/11/2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde belirtilmiştir. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
Yine kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili, davalının sigortalısı olduğu aracın karıştığı kaza neticesinde zarar görenlere poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Davalı gerçek kişidir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketici işlemi olup, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalmaktadır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinde, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir. Buna göre eldeki davada uygulanacak olan Kanun; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanundur. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna eklenen 73/A maddesi ile de arabuluculuk, zorunlu dava şartı olarak düzenlenmiştir. Ancak anılan düzenlemenin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna eklenme tarihi 22/07/2020'dir. Eldeki davaların açılış tarihleri ise 18/11/2019 olup dava tarihi itibari ile tüketici davalarında arabuluculuk zorunlu dava şartı olarak düzenlenmiş değildir.
İlk derece mahkemesince ve Bölge Adliye Mahkemesince davanın, ticari dava olarak nitelendirilerek davanın Türk Ticaret Kanununun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanununun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Özetlenecek olursa, 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiş ise de eldeki dava ticari dava olmayıp tüketici davası olduğundan somut olayda zorunlu arabuluculuğa ilişkin uygulanması gereken yasal düzenleme 6102 sayılı TTK’nın 5/a maddesi olmayıp
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73/A maddesidir. Bu maddenin yürülük tarihi ise 22/07/2020’dir.
Buna göre dava açıldığı tarihte zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartı yürürlükte olmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, işin esasına girilerek karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın BOZULMASINA, işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, Dairemiz karar örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.