Esas No: 2021/26755
Karar No: 2022/4389
Karar Tarihi: 09.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/26755 Esas 2022/4389 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/26755 E. , 2022/4389 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen davanın kabulüne dair karara ilişkin itiraz hakem heyetinin 04/05/2020 tarih ve 2020/İ.4421 Esas, 2020/İHK-9801 Karar sayılı davalı vekilinin itirazının kabulü ile davanın reddine ilişkin kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacı vekili 28/08/2019 tarihli Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda; 02/05/2011 tarihinde davacının sürücüsü olduğu araç ile davalının sigortacısı olduğu aracın karıştığı kaza sonucunda davacının yaralandığını, %18 oranında malul kaldığını, davalıya yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, dava değerini 194.270,33 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, kusurun ve zararın ispatlanması gerektiğini, maluliyet ile kaza arasında illiyet bağı olmadığını, bu nedenle tazminat talebinin işleme alınmadığını, hesaplamanın aktüer bilirkişiye yaptırılması gerektiğini ve uygulanacak faizin yasal faiz olması gerektiğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davacının maluliyete ilişkin zarar isteminin kabulü ile 194.270,33 TL'nin dava tarihi olan 28.08.2019 tarihinden itibaren yasal faiziyle davacıya ödenmesine karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine itirazın kabulü ile artan bir maluliyet ve gelişen durum varlığı usulen ispat edilmediğinden başvuru tarihi itibariyle 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımının dolduğu ve zamanaşımı defi’nin yerinde olduğu gerekçesiyle başvurunun zamanaşımı sebebi ile reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, cismani zarar sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK'nun 49. md) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK'nun değişik 72. md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK'nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi olduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 sayılı KTK'nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise, uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul etmiştir. Görüldüğü gibi, BK'nun 60 ve 2918 sayılı KTK'nun 109/2.maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK'nun 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır).
Dosya kapsamından, gerçekleşen kaza neticesinde sigortalı araç sürücüsünün öldüğü, davacı ve aracındaki yolcuların yaralandığı anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. Maddesinin üçüncü fıkrası (TBK 72. Maddesi), KTK 109. maddesinin ikinci fıkrası ve Türk Ceza Kanunun’nun 85. Ve 66. Maddeleri birlikte değerlendirildiğinde olaya uygulanacak zamanaşımı süresi 15 yıldır.
Şu halde; olay tarihinden başvuru tarihine kadar geçen sürede yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında zamanaşımının dolmadığı anlaşılmasına karşın İtiraz Hakem Heyeti tarafından itirazın kabulü ile başvurunun zamanaşımından reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 09/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.