Esas No: 2021/11214
Karar No: 2022/4690
Karar Tarihi: 14.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/11214 Esas 2022/4690 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/11214 E. , 2022/4690 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından davanın kabulüne ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalı vekilinin itirazının reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından süresi içinde temyizi istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; davalının trafik sigortacısı olduğu aracın yaptığı kaza sonucunda bu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralanıp alınan rapora göre en az % 32 oranında malul kaldığını, davalının 02/03/2015'te ödediği 119.957,00 TL'nin zararı karşılamadığını, SGK kapsamında olmayan tedavi gideri yapmak zorunda kalındığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 29/11/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 93.357,37 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; dava konusu zarara ilişkin kesin hüküm bulunduğunu, olayın iş kazası niteliğinde olduğunu ve tazminattan SGK ödemelerinin düşülmesi gerektiğini, yapılan ödemeyle sorumluluğun son bulduğunu, kusur ve maluliyet ile zararın kapsamına itiraz ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; davanın kabulü ile 86.268,86 TL bakiye sürekli işgücü kaybı, 6.688,50 TL bakıcı gideri ve 400,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri olmak üzere 93.357,37 TL tazminatın 29/04/2019 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine; özellikle, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan "temlikten vazgeçme" konulu 23/06/2020 tarihli belge ile içeriği de dikkate alındığında, ortadan kalkmış temlikin davacının dava açma hakkına etki etmeyecek olmasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen diğer tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak Sakarya Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 18/11/2019 tarihli raporda, davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyeti, 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü ve
Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik'i hükümleri ile ekindeki cetvellere göre % 32 olarak belirlenmiştir. Anılan bu raporun tanziminde esas alınan yönetmelik, kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik olup, rapordaki tespitler bu yönden yerindedir. Ancak; bu raporda davacı için maluliyet tayinine esas alınan (T12 servikal omurga kırığından kalan kısıtlılıklar) rahatsızlıkların, davacıya % 15 maluliyet oranı veren 14/11/2014 tarihli rapordaki rahatsızlıklarla aynı olup olmadığının denetlenmesi; aynı rahatsızlıklar için maluliyetin belirlenmiş olması halinde fahiş derecede farklı maluliyet oranı belirleyen iki rapor arasında açık çelişki olduğu gözetilip bu çelişkinin giderilmesi ve aynı sebeplerden kaynaklanan bir maluliyet artışı olup olmadığının araştırılması ile sonuca gidilmesi gerektiği gözetilmelidir. Zira, davacının % 15 maluliyet oranı üzerinden hesaplanan tazminatı 02/03/2015 tarihinde davalıdan alıp ibra verdiği ve KTK'nın 111. maddesinde öngörülen ibradan sonraki 2 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiği dikkate alındığında, davacının aynı sebeplerden kaynaklanan rahatsızlıkları nedeniyle maluliyetinde bir artış bulunduğunun saptanması halinde tazminat talep edebileceği açıktır.
Diğer yandan; % 15 maluliyet oranı üzerinden davalının ödediği tazminatı 2015 yılında alan ve eldeki davayı 2019 yılında açan davacının sunduğu rapordaki % 32 maluliyet oranına göre değil, iki maluliyet oranı arasındaki % 17 oranı için tazminatı talep edebileceği (maluliyet oranında artış olduğunun saptanması şartıyla) gözetilmeden, doğrudan % 32 oranı üzerinden tazminatın belirlenmesi de doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle; davalı ... şirketinden 02/03/2015 tarihindeki ödemelerine ilişkin hasar dosyasının (bilhassa hesaba esas alınan Ankara Numune Eğitim Araştırma Hastanesi'nin 14/11/2014 tarihli maluliyet raporunun) getirtilmesi, davaya konu kazadaki yaralanmalara ilişkin davacının 02/03/2015 tarihinden sonraki dönemde gördüğü tedavilere ilişkin belgelerin davacı taraftan temin edilmesi, 14/11/2014 tarihli maluliyet raporu ile belirtilen tedavi belgelerinin toplanmasından sonra, eldeki dosyada alınan % 32 maluliyet belirleyen 18/11/2019 tarihli rapor ve davadan önce davalının ödemesine esas kabul ettiği % 15 maluliyet belirleyen rapor arasında fahiş fark bulunduğu dikkate alınarak, raporlar arasındaki bu çelişkinin giderilmesi ile oran farklılığının ibradan sonra maluliyette artış olarak kabul edilip edilemeyeceği (iki raporda maluliyet belirlemesine esas teşkil eden fiziksel ve fonksiyonel arazlarda zaman içinde gelişim olup olmadığı- 2015 ile 2019 yılları arası süreçte davacıdaki arazların gelişim gösterip göstermediği) hususlarında, en yakın üniversite hastanesinin adli tıp anabilim bölümünden rapor alınması; maluliyette gelişen durum olup olmadığına ilişkin tespite göre, 2918 sayılı KTK'nın 111. maddesi kapsamında davalının hukuki durumunun saptanması (her halükarda % 15'lik maluliyet için davacının 2015'te ibra verdiği ve bu oran için tazminat talep edemeyeceği gözden kaçırılmadan) ve önceki hakem davası nedeniyle oluşan kesin hüküm gözetilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının piyade uzman çavuş olduğu ve davaya konu sürekli işgöremezlik zararının, görevini yaparken gerçekleşen kazadan kaynaklandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından açıkça anlaşılan bu durum ve davalı tarafın bu yöne ilişkin savunması dikkate alınarak, davaya konu kaza nedeniyle davacıya 2330 sayılı Kanun kapsamında bağlı bulunduğu kurumca maddi tazminat ödenip ödenmediği konusunda araştırma yapılması gerektiği açıktır. Anılan araştırma yapılmadan karar verilmesi de eksik inceleme niteliği taşımaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davacının bağlı olduğu kuruma yazı yazılarak, davaya konu kazadaki yaralanması nedeniyle, 2330 sayılı Kanun kapsamında davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı (geçici işgöremezlik, sürekli işgücü kaybı ve manevi tazminat için miktarların ayrı ayrı bildirilmesi istenmeli) hususunun sorulması; 2330 sayılı Kanun kapsamında yapılmış sürekli işgücü kaybı (maluliyet) tazminatı ödemesi varsa bunun düşülmesi ile sonuç tazminatın belirlenmesi için ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
4-5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5'i tutarında (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden, fazla (nispi tam) vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA; dosyanın, hakem kararının saklanması kararını veren İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 14/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.