Esas No: 2021/12174
Karar No: 2022/4727
Karar Tarihi: 14.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/12174 Esas 2022/4727 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/12174 E. , 2022/4727 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın kısmen kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 15/08/2019 tarihinde davalı ... nezdinde kasko poliçeli müvekkiline ait aracın karıştığı kaza sonucunda pert olduğunu, aracın rayiç değerinin en az 140.000,00 TL olabileceğini belirterek, aracın rayiç bedeli sigorta şirketince müvekkile ödenmesi hususunda gerekli araştırmaların yapılarak bildirilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; başvuru talebinin kısmen kabulü ile 120.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından itirazın kısmen kabulü ile 6/1. Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 24/04/2020 tarih ve K-2020/36283 sayılı kararına yönelik davalı itirazının kısmen kabulü ile kararın kaldırılmasına ve aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmasına, başvurunun kısmen kabulü ile 120.000,00 TL tazminatın sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine verilmesine, davacıya ait ... plakalı araç hurdasının davalı sigortacıya bırakılmasına, araca ait trafikten çekme belgeli hurda tescil belgesinin davacı tarafından davalı sigortacıya teslimine dair karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava açılmasında hukuki yarar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde bir dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Davacıların mahkemeden istedikleri hukuki korunmaya göre davalar eda davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır.
Eda davalarında; bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken; inşai (yenilik doğuran) davalar ile de, var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması istenir. İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar.
Tespit davasında ise sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, Diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan
hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir.
Tespit davasında; eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır.
İşte davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01/02/2012 gün ve 2011/10-642 E., 2012/38 K. sayılı kararı).
Bu doğrultuda, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Bu şartların bulunmaması halinde tespit davası dinlenmez, davanın usulden (dava şartı yokluğundan) reddi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı meydana gelen kaza neticesinde aracının pert olduğunu ve aracın rayiç bedelinin sigorta şirketince müvekkile ödenmesi hususunda gerekli araştırmaların yapılarak bildirilmesini talep etmiştir. İtiraz Hakem Heyetince, başvuru dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı sigortalının aracın hurdası sigortacıya bırakılmak kaydıyla kaza tarihindeki rayiç değerin tamamının talep ettiği ve başvurunun eda davası niteliğinde olduğu görülmekte olup, davalı vekilinin başvurunun tespit davası niteliğinde olduğuna ve talep aşılarak hüküm kurulduğuna dair itirazların reddine karar verilmiştir. Her ne kadar İtiraz Hakem Heyetince eda davası olarak nitelendirilse de davacı vekilinin başvuru dilekçesinde rayiç bedelin bildirilmesi talep edilmiş olup tespit davası niteliğinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtayın kararlılık kazanmış uygulamalarına göre, davacının açabileceği eda davasında tespit edilecek hususlar için ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yarar yoktur. Buna göre davacının tespite konu isteminin hukuki yarar yokluğundan usulden reddi gerekirken, Hakem Heyetince, maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığı karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bentta açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 14/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.