Esas No: 2021/15352
Karar No: 2022/5070
Karar Tarihi: 16.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/15352 Esas 2022/5070 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/15352 E. , 2022/5070 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 11/01/2022 Salı günü davacı vekili Av. ... geldi davalı adına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; davalı ... şirketinin mülkiyeti davacı şirkete ait ... İli, ... İlçesi, ... Mah. 897 ada 2 parselde kain E Blok, 1-2-3-4 nolu bağımsız bölümleri sigortaladığını, davacı şirkete ait olan 1-2-3-4 nolu dairelerin bulunduğu E Blokta Seylap neticesi yer kayması meydana geldiğini, sigorta kapsamında davalı şirketten hasar bedelinin ödenmesinin istendiğini, davalının hasar bedelini ödemediğini belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile 891.700,00 TL tazminatın 15/06/2010 tarihinden itibaren reeskont faizle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; talebin zamanaşımına uğradığını, rehin hakkı sahibi ... Şubesinin mürtehin konumunda olması nedeniyle davaya muvafakati gerektiğini, esasa ilişkin olarak da bölgede çok uzun zamandan beri eski bir heyelan mevcut olduğunu, yapılan yapıdaki onaylı projeye aykırı düzenlemelerin zeminin zaafiyetini artırdığını ve zararın sigortalı binanın ayıplı olması nedeni ile ortaya çıktığını, bu nedenle davacı talebinin poliçe teminatı dışında kaldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, hasarın davacının kusurundan kaynaklandığı ve zararın teminat kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiş; hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, konut sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu yapı 29/08/2008 tarihinde davacı tarafça tapuda satın alınmış, 24/09/2008 tarihinden itibaren 2012 tarihine kadar 4 kez davalı tarafça sigortalanmıştır. Haziran 2010 yılında yer kayması sebebi ile konutlarda hasar meydana gelmesi üzerine sigorta şirketine başvurulmuşsa da yapıdaki onaylı projeye aykırı düzenlemelerin zeminin zaafiyetini artırdığını ve zararın sigortalı
binanın ayıplı olması nedeni ile ortaya çıktığından davacı talebinin poliçe teminatı dışında kaldığı gerekçesiyle talebin reddedilmesi üzerine 14/01/2011 tarihinde eldeki dava açılmıştır.
Davacı vekili, yer kayması sonucunda binada hasar meydana geldiğini belirterek davalıdan oluşan hasarın bedeli talep etmiş, ilk derece mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince; alınan inşaat mühendisi bilirkişi raporu doğrultusunda, sigortalı E Blok için düzenlenmiş bulunan 28/12/2007 tarih ve 397/2 sayılı Mimari Projeye ve projedeki kotlara göre, 3. bodrum katın tamamen toprak altında, 2. bodrum katın kısmen toprak altında, 1. bodrum katın ve zemin katın tamamen toprak üstünde olması gerekirken yerinde 2. bodrum, 1. bodrum ve zemin kat ile çatı piyesinin yol kotu (toprak) üstünde olduğu, 4 bloğun oturduğu eğimli parselin deniz cephesindeki yol kotu ile arka cephedeki yol kotu arasında 8,70 m kot farkı olduğu, bu sebeple arka cephedeki yol yüksek betonarme istinat duvarı ile desteklenerek, parselin kotunun düşürüldüğü ve ön cephedeki yol ile aynı seviyeye getirildiği, yapılan onaylı proje dışı değişikliklerle hem binanın yükünün arttırıldığı hem de binanın temellerinin daha derinde bulunması gerekirken daha sığ temel oluşturulduğu, arazideki jeolojik yapı dikkate alınmadan tüm yükün istinat duvarları ile taşınmaya çalışıldığı, büyük miktarda yapılan kazı sonucu kaldırılan ağırlığın heyelan etkisini artırdığı, bina yükünün arttırılarak binanın temellerinin daha derinde bulunması gerekirken mevcut şekli ile inşasının hasara neden olduğu bu durumun “binanın kendi ayıbı" olarak kabulü gerektiği, Yangın Sigortası Genel Şartlarının A.4.4 ve 6762 sayılı kanunun 1278. Maddesi gözönüne alındığında hasarın teminat kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın ve davacının istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davaya konu hasarın, projeye aykırılıktan ve binanın kendi ayıbından kaynaklandığı belirtilmişse de yapılan araştırma ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarının yetersiz olduğu anlaşılmaktadır
Buna göre, arazinin jeolojik yapısı ve bölgenin heyelan bölgesi olup olmadığı araştırılarak, gerekirse dava konusu binanın yakın civarındaki inşaatlara ait inşaat projeleri de getirtilerek, zemin ve temel etüt raporları ile 28/12/2007 tarih ve 336 sayılı tadilat projesinin dayanağı olan onaylı mimarî proje irdelenmek suretiyle, inşa edilen yapının zemin şartlarına uygun olup olmadığı, zemin şartlarına göre inşaatın yapılmasında gerekli tedbirlerin alınmış olup olmadığı, ruhsata ve mimarî projeye aykırı yapı ve uygulama olup olmadığı, yapıda hasara sebep olacak şekilde statiğini ve mukavemetini bozacak/azaltacak değişiklik mevcut olup olmadığı açıklanarak yer kayması olayının hangi nedenle meydana geldiğinin, gerekirse meteorolojik veriler de istenerek yağan yağışların da etkisi olup olmadığının ve ruhsata-mimari projeye uygun yapılmış olsa da yer kaymasının meydana gelip gelmeyeceğinin tespiti hususunda, Jeoloji mühendisi, jeofizik mühendisi, inşaat mühendisi ve sigorta hukukçusu bilirkişiden oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden tereddüte mahal vermeyecek şekilde, dosyada mevcut bilirkişi raporlarının ve davacının itirazlarının değerlendirildiği, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak açıklanan maddi ve hukuksal olgular değerlendirilip hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde yetersiz bilirkişi raporu ve eksik araştırma ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.