Esas No: 2021/11223
Karar No: 2022/5275
Karar Tarihi: 18.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/11223 Esas 2022/5275 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/11223 E. , 2022/5275 K.Özet:
Bu mahkeme kararı, bir kasko poliçesi nedeniyle açılan tazminat davasıyla ilgilidir. Uyuşmazlık, kasko sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki nedeniyle kazada oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkeme, davacıya ait araç sürücüsünün kaza yerini zorunlu nedenlerle terk ettiği durumlar dışında terk ettiği için zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükünün davacıda olduğunu ve bu konuda eksik inceleme yapıldığını belirterek İtiraz Hakem Heyeti kararının bozulmasına karar vermiştir. Kararın sonunda ise, Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5'i tutarında olması gerektiği belirtilerek, fazla vekalet ücretine karar verildiği ve bu kararın doğru olmadığı ifade edilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu
- Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13. maddesi
- AAÜT'nin 17/2. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kasko poliçesi nedeniyle açılan tazminat davası üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem heyetince davalı vekilinin itirazının reddine dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, 29/10/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasına müvekkilinin aracının da karıştığını ve aracın hasar gördüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 40 bin TL hasar bedeli talep etmiş ve ıslahla talebini 118.072 TL ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvuru talebinin kabulüne karar verilmiş, anılan karara karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazının areddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kasko sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki nedeniyle kazada oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde geçerli olan KSGŞ'nın A.5.10. maddesinde, "zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere; bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma" denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
Eldeki davada sürücü; kazanın etkisiyle aracında bulunan ... isimli arkadaşının yaralandığını ...’ün ambulans ile hastaneye kaldırıldığını o esnada aracın yanmaya başladığını ve onu söndürmeye çalıştığını daha sonra taksi ile arkadası ...’ün gittiği hastaneye gittiğini, olay yerini terk etmesindeki tek amacının arkadaşının tedavisi olduğunu açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş; davalı vekili ise sürücünün otomobilini kazanın ardından terk ettiğinin tespit edildiğini, Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 hükmü uyarınca sürücünün kaza yerinden ayrılması halinde talep edilen hasarın teminat dışında kaldığını, sağlık ve can güvenliği sebebi ile ilk tıbbi müdahalenin yapılması amacıyla kaza yerinden ayrılan sürücülerin haklarının saklı olduğunu, sürücünün ise geçerli bir sebep olmaksızın kaza yerini terk ettiğini zira kendisinin yaralanmadığını yine araştırma raporuna göre yolcu ...’ün ifadesinde sigortalı aracı ... isimli arkadaşının kullandığını, ruhsat sahibi ve sürücünün babası olan davacının; oğlunun ... ismiyle tanındığını ifade ettiğini ancak bunun inandırıcı olmadığı belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Somut olaya bakıldığında; Uyuşmazlık Hakem Heyeti ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından, dava konusu zararın teminat kapsamında olduğu kabul edilmişse de; yukarıda anılan kanun ve sigorta genel şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıda bulunsa da somut olayın özellikleri ve bilhassa ruhsat sahibi davacı ...’in oğlunun ... adıyla anıldığını ve yolcu ...’ün de aynı durumu belirttiği göz önüne alınarak ispat yükünün, davacı sigortalıya geçtiğini kabulün zorunlu olduğu açıktır.
Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerekir.
Bu itibarla da, somut olayın özellikleri gereği, davacıya ait araç sürücüsünün kaza yerini Genel Şartlarda belirtilen zorunlu nedenlerle terk ettiği dolayısıyla; zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükü davacı sigortalıda olup özellikle sürücünün ... isimiyle anılıp anılmadığı üzerinde durularak ve hastane belgelerinin istenilerek ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5'i tutarında (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden, fazla vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 18/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.