Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/24652 Esas 2022/5397 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/24652
Karar No: 2022/5397
Karar Tarihi: 21.03.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/24652 Esas 2022/5397 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/24652 E.  ,  2022/5397 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16/03/2022 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... ile davalı asil ... ve vekili Av. ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili; davalılardan ... ile müvekkilinin arkadaş olduklarını, bankalara olan kredi borçlarını kapatmak ve inşaat için yaptığı masraflar ile evlilik için gerekli masrafları karşılamak talebi ile yakın arkadaşı olan müvekkilinden değişik zamanlarda borçlar aldığını, nihayet bu borçları 15/01/2015 tarihinde belgeye bağladığını, ancak davalı ...'in müvekkiline olan borçlarını ödememesi üzerine ... Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün 2016/27536 esas sayılı dosyasında takip yapmak zorunda kaldıklarını, yapılan malvarlığı araştırmasında borçluya ait araç, banka mevduatı ve gayrimenkule rastlanmadığını, ancak borçluya ait ... ili, ... ilçesi, ... mah. 1342 ada, 14 nolu parseldeki taşınmazın borcun doğumundan sonra diğer davalı ... 'a satıldığını öğrendiklerini, davalı ... 'ın, borçlu davalı ...'ın eşi olduğunu, taşınmazın değerine göre tapuda düşük bir fiyat ile satıldığını belirterek, bu taşınmazın satışına yönelik tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ...; davacıdan 300.000,00 TL borç aldığını ve 3 adet senet yaptığını, borçlarını ödeyemediğini, aldığı borçlar karşılığında Acıbadem'deki dava konusu evi satıp borçlarını ödeyeceğini veya evi ona verebileceğini belirttiğini, ancak masrafların arttığını, bu nedenle evlendiği eşine evi devrettiğini, eşinden para almadığını, alsa idi borçlarını kapatabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ... mah. 1342 ada, 14 nolu parseldeki 4 nolu bağımsız bölümün davalı ... tarafından davalı ... 'a satılmasına ilişkin 24/11/2015 tarihli satış işlemine ilişkin tasarrufun, Anadolu 22. İcra Müdürlüğü’nün 2016/27536 Esas sayılı takip dosyasındaki asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline, davacıya, alacağın tahsili için, tahsil etme hak ve yetkisi verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    Bu tür davalar hukuki niteliği itibariyle, dava konusu malın aynına ilişkin olmayıp, şahsi bir davadır. Bunun doğal sonucu olarak da dava ve tasarrufa konu mal, devir alanın mal varlığından çıkartılarak borçlunun mal varlığına iade edilmez. Sadece alacaklıya malın bedelinden alacağını alma imkanı sağlar. İptal davasının amacı, İİK 277. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü gibi borçlunun mevcudunu azaltmaya yönelik tasarruflarını iptal ettirmektir. İİK'nın 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3. şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Diğer söyleyişle bu dava alacaklıya borçlunun mal kaçırma amacıyla yaptığı tasarrufla ilgili mal üzerinde alacağın tahsilini sağlama yetkisini verir. Bu yetki de alacak miktarı ile sınırlıdır.
    Bu özelliklerin doğal sonucu olarak davanın görülebilirlik şartlarından birisi alacağın varlığı diğer söyleyişle tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması, bir diğeri de alacağın aciz vesikasına bağlanmış olmasıdır. Bu özelliği nedeniyle aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında davalı 3. kişi aciz belgesine dayanan alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebilir. Çünkü dava şartlarından birisi de tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gereğidir. Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmelidir. Bu nedenledir ki 3. kişi davalının borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının mahkemece incelenmesi gerekir. Eğer gerçek bir borç yoksa alacak da söz konusu olamayacağından iptal davasının dinlenmesi mümkün olmaz.
    Diğer bir yönüyle de konu ele alındığında da, İİK.'nın 277. vd maddelerine göre açılan iptal davalarında takip borçlusundan hak iktisap eden 3. kişilerin davacının takip borçlusundan alacaklı olmadığına ilişkin savunmasının araştırılmasında zorunluluk vardır. Aksi takdirde takip alacaklısıyla anlaşarak veya nasıl olsa kendisinin borca batık olması nedeniyle gerekli çabayı göstermeyerek icra takibine itiraz etmeyen, itiraz üzerine durması söz konusu olmayan kambiyo senetlerine dayalı takibe karşı menfi tespit davası açmayan takip borçlusunun bu davranışı karşısında borçludan mal edinen 3. kişilerin yargı eliyle zarara uğratılması söz konusu olur ki bunun kabulüne olanak yoktur. Hatta tasarrufta bulunurken borçlu olmayan kötü niyetli kişilerin malvarlığındaki bir unsuru iyi niyetli 3. kişilere devrettikten sonra hileli işbirliği halinde olduğu kimselere eski tarihli borç senedi vererek elinden çıkardığı malları iptal davası yoluyla dolaylı olarak geri alması dahi imkan dahiline sokulabilir. Elbette ki bunlar yasaca amaçlanan durumlar değildir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığını göz ardı etmemek gerekir.
    Somut olayda; davalı 3. kişi Nuray vekili; davalı borçlu ... ile davacı alacaklı arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını, davalı borçlunun parasal ihtiyacının bulunmadığını, takibe konu senedin afaki olarak düzenlendiğini, gerçek bir borç ilişkisini yansıtmadığını, ...'ın 250.000,00 TL borç alacak bir durumu olmadığı gibi bu parayı ne zaman nereye kullandığının da belli olmadığını, böyle bir paranın ...'ın malvarlığına da hiç katılmadığını, davacı alacaklının mal varlığı araştırıldığında davacının böyle bir borç vermeye ekonomik durumunun elvermediğinin ortaya çıkacağını iddia etmiştir. Bu iddialar karşısında davacı alacaklı, davalı ...’ın yakın arkadaşı olduğunu, bankalara olan kredi borçlarını kapatmak, inşaat için yaptığı masraflarla, evlilik masrafları için farklı tarihlerde borç verdiğini, bu borçlar karşılığında da davalıdan bono aldığını, ancak bu borcun daha sonra ödenmediğini belirtmiştir. UYAP kayıtlarına göre de; davacı ...’in asker emeklisi olduğu, davalı borçlu ...’ın ise, işçi emeklisi olduğu böylece taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, buna göre davacının davalıya 300.000,00 TL gibi bir miktarı borç vermesini gerektirecek bir durumun olmadığı, bu miktar parayı davalıya verdiğine dair banka dekontu gibi bir evrak sunamadığı, taraflarca her zaman düzenlenebilecek nitelikte olan 3 adet bono sunulduğu, bonoların vadesinin 05/06/2015, 15/08/2015 ve 15/10/2015 olmasına rağmen davacı tarafından icra takibinin dava konusu taşınmazın devredilmesinden sonra 22/12/2016 tarihinde yapıldığı anlaşılmakta olup, tüm bu maddi ve hukuki olguların dikkate alınması sonucunda davacı ve davalı arasında gerçek bir borç - alacak ilişkisi olmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu yerel mahkeme kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA; HMK 373/1 maddesi gereğince istinaf mahkemesinin esastan red kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ... 'a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... 'a geri verilmesine 21/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara