Esas No: 2021/11232
Karar No: 2022/5348
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/11232 Esas 2022/5348 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/11232 E. , 2022/5348 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından davanın kısmen kabulüne ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalı vekilinin itirazının reddine dair verilen kararın, davalı vekili tarafından süresi içinde temyizi istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; davacıya ait aracın davalı nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu, aracın karıştığı kaza sonucunda hasar gördüğünü ve alınan eksper raporuyla araçta 119.792,00 TL'lik hasar saptandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.823,00 TL'nin 19/04/2018 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 02/10/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 78.823,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; aldıkları eksper raporunda hasar onarım tutarı 24.771,49 TL. olarak hesap edildiğinden davacının talep ettiği bedelin fahiş olduğunu da belirterek davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; davanın kısmen kabulü ile 78.000,00 TL. araç hasar bedelinin 04/06/2018 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının eksper ücreti talebinin reddine dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta poliçesi gereği tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK'nın 1453. maddesi uyarınca malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1406. maddesi uyarınca bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Yine TTK'nın 1456/1. maddesinde "Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder" düzenlemesine; 1456/2. maddesinde ise "Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir" düzenlemesine yer verilmiştir. Ayrıca Türk Medeni Kanunu'nun 879. maddesi uyarınca, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatının alınması gereklidir.
Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain ve mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatını almak suretiyle sigortadan, kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat istemek hakkına
sahip olur. Öncelikle talep hakkının rehin hakkı sahibinde olması, yani sigorta bedelinin rehin hakkı sahibine ödenmesi gerektiği durumda, rehin hakkı sahibinin muvafakatinin bulunması halinde sigortalıya sigorta bedeli ödenebilir. Bu durumda dava açma hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibinde olduğundan bir dava şartı olarak aktif dava ehliyeti olan davacı sıfatının da rehin hakkı sahibinde olduğu, buna karşın daini mürtehinin muvafakati halinde bu şartın yerine getirilmiş sayılacağı Dairemiz yerleşik içtihatları ile de ortaya konulmuştur.
Somut olayda; davaya konu kasko sigorta poliçesinde, dava dışı bankanın dain mürtehin sıfatı ile hak sahibi olduğu görülmekte olup, davacının sigorta poliçesine dayanarak tazminat talebinde bulunabilmesi için, dain mürtehinin bu konuda açık muvafakatının alınması gerektiği gözetilerek karar verilmelidir. Davalı tarafın bu yöndeki itiraz ve savunmasına rağmen, İHH tarafından, araçta rehin olmadığının kayıtlarla sabit olduğu ve aracı sigortalayan davalı, araç üzerinde rehin olup olmadığını bilebilecek durumda olduğundan, bu hususun araştırılmasına ilişkin talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle, davalı savunmasına itibar edilmemiş; mürtehin muvafakati için araştırma yapılmadan, eksik incelemeyle karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; poliçe üzerinde mürtehin kaydı olduğu da dikkate alınarak, dava dışı rehin hakkı sahibi banka tarafından, davacının açtığı davaya kayıtsız şartsız muvafakat verilip verilmediğinin sorulması; muvafakat verilmediği takdirde, davacının dava açma hakkının ve aktif dava ehliyetinin bulunmadığı dikkate alınıp, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre; Hakem Heyeti tarafından karara esas kabul edilen 25/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda, araçta oluşan hasarın onarımı için gerekli bedelin 119.000,00 TL. olduğu ve onarım bedeli de dikkate alındığında tamirin ekonomik olmadığı (aracın pert kabulünün uygun olduğu) yönünde görüş bildirilmiş olup, bu tespit gereği, talep edilebilir zarar miktarı 78.000,00 TL. olarak hesaplanmıştır. Davacının davalıya yaptığı ihbar üzerine açılan hasar dosyasında, davalı sigortacının aldığı 24/05/2018 tarihli eksper raporunda ise, davacı aracındaki hasarlı parçalar ve onarım için gerekli işçilik gideri 24.771,49 TL. olarak hesaplanmıştır. Her iki raporda da hemen hemen aynı hasarlı parçalar esas alınarak hasar onarım bedeli hesaplanmış olmasına rağmen, ulaşılan onarım bedeli bakımından raporlar arasında fahiş fark bulunduğu gözetilip, eksper raporuyla saptanan parça ve işçilik bedelleri üzerinden yapılan hesaplamayı da irdeleyen, daha önce alınan 25/09/218 tarihli rapor ile eksper raporu arasındaki çelişkiyi gideren, denetime açık bir rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi de doğru değildir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İHH kararının BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; dosyanın, hakem dosyasının saklanması kararını veren İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.