Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/11580 Esas 2022/5698 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/11580
Karar No: 2022/5698
Karar Tarihi: 23.03.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/11580 Esas 2022/5698 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/11580 E.  ,  2022/5698 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili; 16/05/2011 tarihinde davalıya sigortalı araç ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu gerçekleşen tek taraflı kazada yolcu olan davacının desteği ... vefat ettiğini, müvekkilinin destekten yoksun kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5,000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıya ilk müracaat tarihinden itibaren itibaren ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, dava değerini 101.838,00 TL'ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili; başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvurunun kabulü ile
    101.838,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 08/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş, davalı vekilinin karara itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
    1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
    6100 Sayılı HMK 266 ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir, hükmüne yer verilmiştir.
    Bilindiği gibi teknik arızalar çoğu kez aracın periyodik bakımının zamanında ve gereği gibi yapılmamış olmasından ileri gelir ki; bu da araç sahibi ve işleten için bir kusur teşkil eder. Teknik arıza kural olarak umulmayan bir hal olup önceden sezilemez ve önlenemez niteliği kanıtlanmadıkça bu hal bakım kusuru oluşturmaktadır. Bu hali 2918 sayılı K.T.K.'nun 86/1 maddesinde işleteni sorumluluktan kurtaran nedenlerden biri olan mücbir sebep değil, umulmayan hal olarak kabul edip,araçta kazayı etkileyen bir bozukluk olarak nitelendirmek gerekmektedir. Çünkü genellikle bu nitelikteki teknik arızaları önlemek ve karşı koymak mümkündür.
    Mücbir sebep sayılmayan teknik arızalar toplumda yarattığı devamlı tehlike alanı ve doğuracağı ağır zararlar nedeniyle işletenin aracın bakımından dolayı göstermesi gereken objektif özeni aşar nitelikte olmalıdır. Bu nedenle işleten ya da (eylemlerinden sorumlu tutulduğu) araç sürücüsü gibi kimselerin aracı 3. kişilere zarar vermeyecek şekilde ihtimamla kontrol ve bakım altında tutmaları gerekir. Teknik arıza önlenememişse, işletmede bir eksiklik, hata, bozukluk ve düzensizlik var demektir. Yargıtay'ın teknik arıza konusundaki yerleşik içtihadı da bu doğrultudadır.
    Somut olaya bakıldığında; kaza tespit tutanağına göre; davacının araç sürücüsü olduğu sigortalı aracın sol ön lastiğinin patlaması ile direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle aracın yoldan çıkarak devrilmesi neticesinde kazanın meydana geldiği görülmektedir. Davalı vekili; kazanın teminat kapsamında olmadığını ayrıca kazanın aracın lastiğinin patlaması sonucu meydana geldiğini müvekkiline zorunlu trafik sigortalı aracın sürücüsü olan davacının kusursuz olduğunu savunmuştur. Uyuşmazlık Hakem Heyetince kusur bakımından rapor alınmamış, davanın kabulüne karar verilmiş, itiraz hakem heyetince de davalının itirazlarının aracın lastiğinin patlamış olması işletenin sorumluluğunu gerektirip olayda sürücü başvuranın kusursuz olduğunun sabit olduğu bu nedenle davalı sigortacının sorumlu olduğu gerekçesiyle davalının itirazının reddine karar verilmiştir.
    Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. O halde, Hakem Heyetince dava konusu aracın periyodik bakım ve tamirlerine ilişkin tüm belgelerin gerekirse taraflardan da sorularak bulunduğu yerlerden getirtilmesinden sonra, dosyanın İTÜ ya da Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek bilirkişi heyetine tevdii ile aracın işletilmesiyle ilgili bakımsızlıktan (teknik arızadan) kaynaklanan öngörülebilir işletme kusurunun bulunup bulunmadığı, işletme kusuru varsa bu olgunun kazaya etkisi, davacı sürücünün kazanın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunup bulunmadığı dolayısıyla, olaydaki kusur oranlarının belirlenmesi yönünden ayrıntılı ve gerekçeli, denetime açık şekilde rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de;
    Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurusu kabul edilen ve kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına 10.838,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davalı vekili tarafından davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti de itiraza konu edilmiş, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince davalının vekalet ücretine ilişkin itirazının reddine karar verilmiştir.
    5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 30/17 md. ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 6. maddesi ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesinin 13. fıkrasına "(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir.
    Açıklanan nedenlerle; Uyuşmazlık Hakem Heyetince davacı yararına hükmedilecek vekalet ücreti için yukarıda adı geçen Yönetmelik'in 16. maddesinin 13. fıkrasının uygulanması gerektiği gözetilerek AAÜT'nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi ve İtiraz Hakem Heyetince davalı ... vekilinin bu yöne ilişkin itiraz başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup bu husus bozma sebebi ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK'nın 370. maddesinin 2. fıkrası uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 23/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara