Esas No: 2021/12586
Karar No: 2022/5798
Karar Tarihi: 24.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/12586 Esas 2022/5798 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/12586 E. , 2022/5798 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın, süresi içinde başvuru sahibi (davacı) vekili ve karşı taraf (davalı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
KARAR
Davacı vekili; davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada davacının yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 15.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
Davalı vekili; başvurunun reddini talep etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvurunun reddine karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davacı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince, davacının itirazının kabulü ile Hakem Heyeti kararının kaldırılarak talebin kabulü ile 56.244,50 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmiş, İtiraz Hakem Heyeti kararı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazı yönünden yapılan incelemede;
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının meydana gelen kazada yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuş, davalı taraf, davacının emniyet kemeri takmayıp zararın doğmasına veya artmasına neden olduğunu, müterafik kusurlu sayılması gerektiğini savunmuştur.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur, Borçlar Kanunu'nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 78. maddesinde "belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur... kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının
şehiriçi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir" düzenlemesi yapılmıştır.
Somut olayda çift taraflı olarak meydana gelen kazada karşı araç sürücüsünün soruşturma aşamasındaki beyanında, kaza sonrasında davacı sürücünün yanına gittiğini davacı sürücünün araçtan düştüğünü beyan ettiği, kaza sonrasında davacının kaburga kemiklerinde kırıklar oluştuğu ve araz bırakarak iyileştiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, öncelikle davacının emniyet kemeri takıp takmadığının somut delillerle ispatına imkan verilmeli ondan sonra davacının emniyet kemerini takmaması halinde de, kaza nedeniyle oluşan maluliyetin oluşup oluşmayacağı ve emniyet kemeri takılmayışı ile oluşan maluliyet arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı konusunda da rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Karar esas alınan aktüer raporunun incelenmesinde tazminat hesabı yapılırken bir yılın 365 gün olarak esas alındığı anlaşılmaktadır.
Gerek öğretide ve gerekse uygulamada tazminat hesabında bir yıl, 360 gün olarak kabul edilmektedir. Bu hesaplama tarzı, ayların fiili sayılarına göre değil, her ayın 30 gün olarak kabul edilmiş olması esasına dayanmaktadır.
Bu nedenle mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bir ayın 31 gün ve bir yılın 365 gün olarak esas alınması doğru görülmemiştir.
Buna göre yapılacak iş, temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış haklar gözetilerek, bir yılın 360 gün olarak esas alınarak hesaplama yapılması yönünde bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar vermek olup, kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazı yönündne yapılan incelemede;
4- İtiraz Hakem Heyetince başvuru sahibi lehine vekalet ücretine karar verilirken Sigortacılık Kanununun 30. maddesinin 17. fıkrası ve 19/01/2016 tarihli, 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesinin 13. fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine karar verilmesi isabetli ise de takdir edilen vekalet ücretinin tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 24/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.