1. Hukuk Dairesi 2021/2722 E. , 2021/5299 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşüldü;
Dava 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14.maddesine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
Kadastro sonucu, Gürpınar İlçesi Kuşdağı Mahallesi çalışma alanında bulunan 120 ada 7 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydı, taksim ve satın alma nedeniyle Aziz Koç adına tespit ve tescil edildikten sonra Aziz payı intikal ve pay satışı nedeniyle ... adına tescil edilmiştir.
Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalılar, tespitin tapu kaydına dayalı olarak yapıldığını ve davacı tarafın zilyetliğinin bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tespit öncesinde tapuda kayıtlı olduğu ve davacı yararına 3402 sayılı Yasa’nın 13/B-b koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13.maddesinde tapuda kayıtlı taşınmaz malların kayıt sahibi adına tespit edileceği, 14.maddesinde ise tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda Tapu Müdürlüğünden gelen yazı cevabında, dava konusu 120 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 1974 tarihinde Toprak Tevzi Komisyonunca tespit ve tahsisinin yapıldığı ancak tespite esas alınan ve aynı zamanda davalı tarafın da tutunduğu 16.04.1974 tarih ve 15 sıra numaralı kaydın tapuya tescil edilmediği bildirilmiştir. Bu durumda kadastro tespitinin tapu kaydına dayalı olarak yapıldığından söz edilemeyeceğine göre ihtilafın çözümünde zilyetlik hükümlerinin geçerli olacağı açıktır. Mahallinde yapılan keşifte beyanlarına başvurulan mahalli ve tespit bilirkişileri ile taraf tanıklarından, taşınmazın davacı tarafından 30 yılı aşkın zamandan beri kullanıldığı ve davalı tarafın zilyetliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları davacı yararına gerçekleşmesi nedeniyle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacı ...’un değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.