Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/23430 Esas 2022/5726 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/23430
Karar No: 2022/5726
Karar Tarihi: 24.03.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/23430 Esas 2022/5726 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/23430 E.  ,  2022/5726 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davalılar ... vekili ve ... Sigorta A.Ş. vekili tarafından talep edilmiş, davalı ... Sigorta vekilince duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 08/02/2022 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dosyanın tetkikinde, gerekçeli kararın tebliğ edildiği davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin 02/05/2019 tarihli temyiz dilekçesi ile incelemenin duruşmalı yapılmasını istediği, Dairemizce duruşma gününün 25/11/2020 olarak belirlendiği ve belirlenen duruşma gününün yine aynı gün (25/11/2020) tarihinde davacı vekili Av. ...'a tebliğ edildiği, davacı vekilinin adresinin İzmir olduğu ve aynı gün içerisinde duruşma gün ve saatine yetişme imkanı bulunmadığı, bu husus gözden kaçırılarak davacı vekilinin yokluğunda temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapıldığı hususları anlaşılmış; bu bakımdan, Dairemizin 08/07/2021 gün ve 2021/16609 E. 2021/4342 K. sayılı ilamı ile davacının karar düzeltme talebi haklı ve yerinde bulunarak karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizce usulüne uygun tebligat yapılmadan gerçekleşen murafaalı inceleme sonucu verilen 01/12/2020 gün ve 2019/3397 E. 2020/7887 K. sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına, dosyanın duruşmalı incelemeye alınmasına karar verilmiş ve yeniden duruşma günü verilerek temyiz incelemesi yapılmıştır.
    Davacı vekili, 13/10/2007 tarihinde davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı oldukları aracın yaya müvekkiline çarparak yaralanmasına ve malul kalmasına neden olduğunu belirterek asıl davada 3.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen; birleşen davada da 3.000,00 maddi tazminatın davalı ... şirketinden tahsilini istemiş; 08/04/2014 tarihli
    ıslah dilekçesi ile talebini 68.914,00 TL'ye; bozma sonrası verdiği 02/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 178.549,00 TL'ye artırmıştır.
    Yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulü ile 68.914,00 TL maddi tazminatın davalılardan yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline ve 10.000,00 TL manevi tazminatın 13/07/2007 olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılar ... ve ...'dan tahsiline dair verilen hüküm, davacı vekili temyizi üzerine Dairemizin 22/12/2016 gün ve 2014/15078 E. 2016/11860 K. sayılı ilamı ile davacı zararının kaza tarihinden itibaren hesaplanmaması ve davacının dava dilekçesinde tedavi giderlerine ilişkin talebi bulunmakta olup mahkemece bu konuda araştırma yapılmaması hatalı bulunmuş ve bu nedenler ile bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada; asıl ve birleşen davanın kabulü ile tedavi giderlerinden kaynaklanan zarar tutarı olan 302,00 TL, ulaşım için sarf edilen gider tutarı 250,00 TL, tedavi amaçlı bakım gideri 2.925,00 TL, ek ders ücretlerinden kaynaklanan zarar 605,00 TL, sürekli maluliyetten kaynaklanan zarar farkı 174.467,00 TL olmak üzere toplam 178.549,00 TL'nin davalı gerçek kişilerden kaza tarihinden, davalı ... şirketinden poliçe limiti ile sınırlı kalmak kaydı ile (80.000,00 TL) dava tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline; asıl davadaki manevi tazminata dair hüküm bozmayla kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, asıl davada davalı ... vekili ve birleşen davada davalı ... Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun karar verilmiş olmasına, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl davada davalı ... vekilinin ve birleşen davada davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-) Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istkirar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
    Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
    Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04/02/1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
    Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa'nın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
    Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
    Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
    Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
    Dairemiz bozma ilamının 3. bendinde, bozma öncesi bilinen devre hesabı yönünden kaza tarihinden itibaren hesaplama yapılması gerektiği yönünde bozma yapılmış, mahkemece aynı bilirkişiden 27/09/2017 tarihinde alınan ek raporda bozmaya uygun şekilde ve bozulmayan yönler yönünden oluşan kazanılmış haklara uygun şekilde rapor alınmış, davacının zararı 69.545,97 TL bulunmuştur. Daha sonra mahkemece davacı vekilinin talebi üzerine farklı bir bilirkişiden alınan raporda, bilirkişi davacının gelirini asgari ücretin üç katı kabul ederek hesaplama yapmış, mahkemece de bu rapor hükme esas alınmıştır. Ancak bozma ilamıyla hesap raporundaki bozulmayan hususlarda davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşmuş olup mahkemece buna uygun olarak düzenlenen 27/09/2017 tarihli ek raporun hükme esas alınması gerekirken ikinci raporun hükme esas alınması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı ... vekilinin ve birleşen davada davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı ... vekilinin ve birleşen davada davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı ... Sigorta A.Ş. yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ve ... Sigorta A.Ş.'ye geri verilmesine 24/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara