Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/24405 Esas 2022/5987 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/24405
Karar No: 2022/5987
Karar Tarihi: 28.03.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/24405 Esas 2022/5987 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/24405 E.  ,  2022/5987 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki muvazaa davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2019 tarih, 2018/979 Esas ve 2019/12067 Karar sayılı bozma ilamında; "Somut olayda, davacının 22/06/2010 tarihinde başlayan takibinden ve dava konusu taşınmazlar üzerine konulan hacizlerden sonra davalı ... tarafından 08/04/2011 tarihinde borçlu ... aleyhine Görele Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/25 Esas sayılı dosyasından aynı taşınmazlar ile ilgili olarak tapu iptali ve tescil davası açıldığı, davalı ...’ın 31/05/2011 tarihinde davayı kabul ettiği, davanın 25/01/2012 tarihinde kabul nedeni ile kabul edildiği ve tarafların temyiz sürelerinden feragat ederek, 10/02/2012 tarihinde kararın kesinleştiği, buna göre açılan dava ve karşılığında borçlu tarafından kabulün mal kaçırma amacı ile yapıldığının sabit olduğu, ancak davacının, borçlu hakkında yaptığı takip dosyasında aynı taşınmazların 12/01/2012 tarihinde ihale sonucu davacı alacaklıya alacağa mahsuben satıldığı ve ihalenin kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu halde, eldeki davanın konusunun kalıp kalmadığının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; Davanın kabulü ile, (eski) Kocaeli 4. İcra Müdürlüğünün 2010/9066 (yeni) Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2020/22555 Esas sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptali ile davacıya ... ili, ... ilçesi, ... köyünde kain 101 ada 31 parsel, 151 ada 2 parsel, 246 ada 2 parsel, 150 ada 25 parsel sayılı taşınmazlara yönelik cebri icra yetkisi tanınmasına, karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    1-BK'nın 19. maddesinde anlamını bulan muvazaa, tarafların 3. kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uygun olmayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır şeklinde tanımlanabilir. Tarafların görünüşte yaptıkları işlemle, iradelerinin birleştiği işlem birbirinden farklılık taşıdığı durumlarda muvazaanın söz konusu olduğu kabul edilmelidir. Kural olarak üçüncü
    kişiler muvazaa nedeniyle zarara uğradıkları takdirde tek taraflı ve çok taraflı hukuki muamelelerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü muvazaalı bir işlem ile üçüncü kişinin zarar görmesi ona karşı işlenmiş bir haksız işlem niteliğindedir. Ancak, üçüncü kişilerin muvazaalı işlem ile zarar gördüklerinin benimsenebilmesi için onun işlemi yapandan alacağının bulunması ve bu alacağın ödenmesini önlemek için muvazaalı işlemin yapılmış olması gerekir. Davacının haklı olduğunun anlaşılması halinde ise, İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak davacıya dava konusu taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteme yetkisi verilir.
    Somut olayda; davacı alacaklının Kocaeli 4.İcra Müdürlüğü’nün 2010/9066 sayılı dosyasından 82.414,25 TL alacak için davalı borçlu ... hakkında icra takibi yaptığı, bu icra dosyası kapsamında davalı borçlu ...’a ait olan dava konusu taşınmazlar üzerine 07/01/2011 tarihinde haciz konulduğu, 16/11/2011 tarihinde taşınmazların satış ilanı düzenlenerek 12/01/2012 tarihinde davacı ...’ın alacaklarına mahsuben ihale edildiği, bu ihalenin feshi için 19/01/2012 tarihinde davalı borçlu ... tarafından Görele İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/4 esas sayılı dosyasından dava açıldığı, bu dava sonucunda 2012/28 karar sayılı kararıyla ihalenin feshi talebinin reddedildiği ve Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin bu kararı onaması üzerine 03/06/2013 tarihinde davacı lehine yapılan ihalenin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar, Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2019 tarih, 2018/979 Esas ve 2019/12067 Karar sayılı bozma ilamında; davalı ... tarafından 08/04/2011 tarihinde borçlu ... aleyhine Görele Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/25 Esas sayılı dosyasından dava konusu taşınmazlar ile ilgili olarak tapu iptali ve tescil davası açıldığı, davalı ...’ın 31/05/2011 tarihinde davayı kabul ettiği, davanın 25/01/2012 tarihinde kabul nedeni ile kabul edildiği ve tarafların temyiz sürelerinden feragat ederek, 10/02/2012 tarihinde kararın kesinleştiği, buna göre açılan dava ve karşılığında borçlu tarafından kabulün mal kaçırma amacı ile yapıldığının sabit olduğu belirtilmişse de; davacı tarafından yapılan icra takibinde dava konusu taşınmazlar üzerine zaten haciz konulduğu, daha sonra taşınmazların davacı alacaklıya alacaklarına mahsuben ihale edildiği, davacı lehine yapılan ihalenin 03/06/2013 tarihinde kesinleşmesine rağmen davacının eldeki davayı bu tarihten sonra 25/06/2013 tarihinde açtığı dolayısıyla, alacaklarına mahsuben daha önce kesinleşen ihale ile aldığı taşınmazlar için işbu davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    2-Bozma sebep ve şekline göre davalı ...’ın sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'a geri verilmesine 28/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara