Esas No: 2021/17658
Karar No: 2022/5997
Karar Tarihi: 28.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/17658 Esas 2022/5997 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/17658 E. , 2022/5997 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; esas yönünden istinaf isteminin reddine ilişkin kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili; davalının müvekkili hakkında ... Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/8-2012/87 sayılı karara konu tasarrufun iptali davası açtığını, bu davada müvekkilinin davalıya 41.000,00 TL borçlu olduğu yönünde karar verildiğini, bu kararın müvekkil tarafından temyiz edildiğini ancak bu sırada davalı tarafından ... İcra Müdürlüğünün 2012/1295 E. sayılı takip dosyasının açıldığını, icra tehdidi altında kalan müvekkilinin taksitle ödeme taahhüdünde bulunduğunu, bu suretle haciz işlemlerine engel olmaya çalıştığını, söz konusu ödemeyi taksit taksit haricen yaptığını, ödemenin tamamlanmasından sonra tasarrufun iptali davasına ilişkin kararın bozulduğunu, bunun üzerine yeniden yapılan yargılamada müvekkilin borcunun olmadığına ilişkin hüküm kurulduğunu, temyiz incelemesinden geçerek kararın kesinleştiğini, müvekkilin davalıya hiçbir borcunun kalmadığının kesinleşmiş olduğunu, bunun üzerine ... İcra Müdürlüğü 2015/4850 E sayılı dosyasından davalının haksız olarak tahsil ettiği bedelin faizi ile iadesi için ilamsız takibe girişildiğini, davalının kötü niyetli olarak bu takibe itiraz ettiğini belirterek ... İcra Müdürlüğü 2015/4850 E sayılı dosyasından yapılan takibe davalının itirazının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalının ... İcra Müdürlüğü 2015/4850 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin; 55.165,08 TL Asıl alacak, 11.808,61 TL işlemiş faiz üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına, davacının alacağı likit olduğundan bulunan bu toplam alacağın %20 tutarında inkar tazminatının davalıdan tahsiline,aşan istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, İİK 40. maddesi gereğince icranın iadesine dair yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Kişilerin dava hakkı Anayasanın 36. maddesiyle teminat altına alınmış olup, “hukuki yarar” ile sınırlıdır. HMK'nın 114/h maddesinde düzenlenen hukuki yarar, davanın konusuna ilişkin dava şartlarından olup, davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davada davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı, mahkemece re'sen araştırılacak hususlardandır. Tüm davalarda olduğu gibi eldeki davada da HMK’nın 114. maddesinin (h) bendinde yazılı davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması zorunludur. İİK'nın İcranın İadesi başlıklı 40. maddesinde "İlamın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durdurur. Bir ilam hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilamla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunur. Ancak üçüncü kişilerin hüsnüniyetle kazandıkları haklara halel gelmez." düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre, ilamlı takibe karşı paranın ödendiğine ilişkin yapılabilecek itirazlar kanunda düzenlenmiş olup, borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki ödemeyi icranın geri bırakılması prosedürünü işleterek ileri sürebilecek; borçlu olmadığı parayı ödemek durumunda kalan borçlu istirdat davası açabilecek; mahkemece verilen kararın bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından bozulması durumunda da icranın iadesini isteyebilecektir.
Somut olayda; davacı taraf; davalının müvekkili hakkında tasarrufun iptali davası açtığını, bu davada önce müvekkilinin davalıya 41.000,00 TL borçlu olduğu yönünde karar verildiğini, dosya temyiz aşamasındayken icra tehdidi altında kalan müvekkilinin bu miktarı taksitle ödemek zorunda kaldığını, ancak daha sonra tasarrufun iptali davasına ilişkin kararın bozulduğunu, bunun üzerine yeniden yapılan yargılamada müvekkilin borcunun olmadığına ilişkin hüküm kurulduğunu belirtmiş olup; davacı İİK'nın 40. maddesine göre, ödemiş olduğu asıl alacak miktarı yönünden icra müdürlüğüne başvurarak icranın iadesini sağlayabilecekken, bu miktar yönünden icra takibi yapılmasında ya da dava açılmasında hukuki yararı yoktur. Ancak; İİK’nın 40/2. maddesi gereğince icranın iadesi yoluyla alacaklıdan geri alınıp borçluya verilecek miktar borçlunun icra dairesine ödediği miktardır. Davacı, kendisinin icra dosyasına ödeme yaptığı tarihten itibaren tahsil edilen paranın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş olup, ödenen paranın faizinin İİK'nın 40/2. maddesi uyarınca icra müdürü tarafından hesap edilemeyecek olması karşısında davacının faize ilişkin talebini ayrı bir icra takibi ya da dava ile ileri sürmesinde hukuki yararının varlığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda mahkemece; davacının icra takibine konu ettiği asıl alacak miktarı yönünden icra takibi yapmasında ve dava açmasında hukuki yararı olmadığından davanın reddine, davacının icra dosyasına ödeme yaptığı tarihten itibaren ödenmesi gereken faiz yönünden davanın açılmasında hukuki yararı bulunduğundan kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu yerel mahkeme kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, HMK 373/1 maddesi gereğince istinaf mahkemesinin esastan red kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 28/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.