Esas No: 2021/21340
Karar No: 2022/6895
Karar Tarihi: 05.04.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/21340 Esas 2022/6895 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/21340 E. , 2022/6895 K.Özet:
Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülen bir trafik kazası davasında, davalının çarpması sonucu iki kişinin öldüğü ve davacıların maddi ve manevi tazminat talepleri bulunduğu anlatılmaktadır. Daire, özellikle manevi tazminatın belirlenmesinde hakimin özel halleri dikkate alması gerektiğini ve bu tazminatın amacının zararın karşılanması değil, zarara uğrayanda manevi huzuru sağlama olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın ağırlığı ve tarihi gibi özellikleri göz önünde bulundurarak hakimin takdir hakkını kullanması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda ayrıca, manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabul edildiği ve her bir davacı için ayrı ayrı 4.000,00 TL tazminat ödenmesine karar verildiği belirtilmektedir.
Kararda belirtilen kanun maddeleri:
- Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi
- Medeni Kanun'un 4. maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Dairemizin 22/11/2018 gün ve 2016/1153 E-2018/11113 K sayılı ilamında; “Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K'nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olayda, davacıların desteğinin yaya olarak kırmızı ışıkta geçişi sırasında davalının çarpması ile gerçekleşen kazada öldüğü anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatların fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Davacılar .... ve ...'nın maddi tazminat taleplerinin reddine karar verildiği halde red edilen maddi tazminatlar yönünden her bir davacı aleyhine, hükmü temyiz eden davalılar yararına vekalet ücretine karar verilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında maddi tazminat talebi yönünden yeniden herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile her bir davacı için ayrı ayrı 4.000,00 TL olmak üzere toplam 12.000,00 TL manevi tazminatın HMK md. 26 uyarınca dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine; fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içeriğine, bozmaya uygun karar verilmiş olmasına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacılar vekilinin aşağıdaki bendin dışında yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; bozma öncesi hükümde davalılardan hiçbiri lehine, reddedilen maddi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmediği, hükmün sadece davalılar ..... ve .... vekili tarafından temyiz edildiği ve bu hususta sadece adı geçen davalılar lehine bozma kararı verildiği anlaşılmış olup, mahkemece bozma sonrası verilen kararda tüm davalılar lehine, reddedilen maddi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 8 ve 9 numaralı bentlerinin hükümden tamamen çıkartılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 05/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.