Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/1325 Esas 2022/7318 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1325
Karar No: 2022/7318
Karar Tarihi: 18.04.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/1325 Esas 2022/7318 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/1325 E.  ,  2022/7318 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Asıl davada davacı vekili; davacı şirketin davalı ...’dan alacağını tahsil edemeyeceğini anlayınca Adana 9. İcra Müdürlüğü'nün 2012/13032 Esas sayılı dosyası ile davalı ... aleyhine icra takibi yaptığını, davalı ... aleyhine açılmış olan bu icra dosyasına rağmen borcunu ödemediğini, haczi kabil malının da bulunmadığını, borçlu ...'ın davacıya ait alacak doğduktan sonra mal kaçırmak amacı ile bir kısım devirler yaptığını, Adana ili .... ilçesi ..... ada 7 parsel 1. Kat 1 nolu meskeni 13/10/2012 tarihinde davalı ...'ya devrettiğini, her ne kadar taraflar arasında bir satış ilişkisi gözükse dahi davalılar arasında yapılan devir işleminin gerçek bir satış olmadığını, alacaklıdan mal kaçırmak kastı ile yapıldığını, dava konusu taşınmazın satış bedelinin taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını belirterek bu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen 1.davada davacı vekili; davalı borçlu ... adına kayıtlı Adana ili ..... ilçesi .... Mahallesi .... ada 4 parsel zemin kat 19 ve 20 nolu bağımsız bölümün 07/11/2012 tarihinde, yine Adana ili ... ilçesi Kurttepe .... .... ada 4 parsel kayıtlı zemin kat 30 nolu bağımsız bölünün ise 07/05/2012 tarihinde davalı 3.kişi ...'a devredildiğini, yapılan işlemin alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik olduğunu belirterek bu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen 2.davada davacı vekili; davalı borçlu ...’ın .... Mahallesi ... ada 15 parsel sayılı taşınmazını diğer davalı ...’e 23/10/2012 tarihinde devrettiğini, bu işlemin mal kaçırma işlemi olduğunu, taşınmazı devralan davalının ...'ın borcundan haberdar olabilecek bir kişi olduğunu ve alacaklılara zarar verme kastıyla hareket ettiklerini belirterek bu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; dava konusu taşınmazın satış tarihindeki değeri dikkate alındığında satış bedeli ile arasında açık bir nispetsizlik olmadığı, yaklaşık değerinden satışının gerçekleştiği, davaya konu taşınmazların satış değerlerinin resmi senette düşük gösterilmesinin satışın muvazaalı olduğunun ve alacaklıdan mal kaçırmanın göstergesi olamayacağı, davacının bu hali ile iddiasını ve davasını ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava; İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, ayrıca ticari işletmenin veya işyerindeki ticari emtianın tamamının ve mühim bir kısmının devri halinde de tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Somut olayda asıl ve birleşen davalarda davacının Adana 9. İcra Müdürlüğü’nün 2012/13032 sayılı kambiyo takibine ilişkin dosyanın 20/11/2012 tanzim tarihli 20.000,00 TL bedelli çekten kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır. İptali istenen tasarruflar ise 12/10/2012, 23/10/2012 ve 07/11/2012 tarihlerinde yapıldığından tasarrufların bu borçtan önce yapıldığı görülmektedir. Ancak uygulamada alacak- borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bonoların ve ilamsız takibe konu alacağın tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmeli, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı, gerektiğinde davacı ile davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalıdır.O halde mahkemece, davacı vekiline Adana 9. İcra Müdürlüğü’nün 2012/13032 sayılı takibin konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişki konusunda delillerini sunması için süre verilmesi, sunduğu delillerin toplanması, davacı ve davalı borçlunun ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerektiğinde davacı ve borçlunun isticvabı ile borcun doğumunun tespiti; daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde buna ilişkin dava koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek işin esasına girilip yasal maddeleri açıklanan iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Aksi durumun tespiti halinde ise borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekli olup mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hatalı tespit ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    2-Borcun tasarruf tarihinden önce doğduğunun tespiti halinde yapılacak olan esastan incelemede ise; tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Aynı şekilde davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmaz cebri icra yolu ile satılması halinde de davalı 3. kişi elinde bir bedel kalır ise bu bedel ile sorumlu tutulur.
    Somut olayda, asıl ve birleşen davalara konu olan taşınmazların üzerindeki ipotek borçları nedeniyle yapılan icra takiplerinde cebri icradan dava dışı kişilere devredildiği, bu devirlerin davalı borçlunun borcundan dolayı yapıldığı ve icra dosyalarına artan bir paranın kalmadığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda tasarrufun iptali istemi ile açılan bu davanın konusu kalmadığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, HMK'nun 331/1. maddesine göre davanın konusuz kalması halinde hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderini takdir ve hükmedeceğinden, yukarıda anlatıldığı üzere İİK.nun 280. maddesinin değerlendirilmesi de gerekecektir. İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlenmiştir. Davacı tarafından davalılardan 3.kişi Gülay’ın davalı borçlunun eşinin kardeşi olduğu, diğer davalı 3.kişiler ... ve ...’in ise davalı borçlu ile aynı bölgede aynı işi yaptıkları ve birbirlerini tanıdıkları iddia edilmiş olup, bu iddiaların araştırılarak İİK 280/1 maddesi kapsamında davalı 3.kişilerin borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bilebilecek durumda olup olmadığının tartışılarak yargılama giderlerinin buna göre belirlenmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18/04/20221 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara