Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/25560 Esas 2022/7851 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/25560
Karar No: 2022/7851
Karar Tarihi: 25.05.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/25560 Esas 2022/7851 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/25560 E.  ,  2022/7851 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 25/05/2022 Çarşamba günü davalı ... vekili Av. ... geldi. Davacı adına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı ... vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ... ve arkadaşları hakkında takip yaptıklarını takibin semeresiz kaldığını, dava konusu taşınmazını 13/02/2017 tarihinde davalı ...’a sattığını belirterek, davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.
    Davalılar, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın devir tarihi itibariyle belirlenen değerinden tapu satış senedindeki bedelin daha düşük olduğu, davalı tarafından dava konusu taşınmazın rayiç bedeli ile alındığının ve bedelinin ödendiğinin yazılı belge ile ispat edilemediği İİK 278/2 . maddesi gereğince dava konusu tasarrufların iptale tabi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi , dava konusu satışta edimler arasında aşırı fark bulunduğu, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı ödemenin banka dekontu vs yazılı belge ile ispatlanamadığı, davalının az vergi ödemek için bedeli düşük gösterdiklerini, bedelin diğer davalı tarafa elden ve bu kişiden olan fasulye alacağı ile mahsuplaşılarak gerçek değerin ödendiğinin iddia edildiği, İİK'nın 279. maddesine göre para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemelerin mahkemece dikkate alınmadığı, bu durumda 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği, İİK'nın 278/III-2 maddesi uyarınca edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu buna göre, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın doğru olduğu gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiş, hüküm yine davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK. 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu davalardan amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
    Somut olayda, dava konusu tasarrufların borcun doğumundan sonra yapıldığı ve davalı borçlunun aciz halinin bulunduğu sabit olmuştur.
    Dava konusu 116 ada 7 parsel davalı borçlu ..... tarafından 13/02/2017 tarihinde davalı ...’a satılmıştır. Taşınmazın tapudaki satış bedeli 58.800,00 TL olup bilirkişi taşınmazın satış tarihindeki değerini 240.785,00 TL olarak belirlemiştir. Anılan davalı banka hesabından 15/02/2017 tarihinde 260.000,00 TL çekmiş, 16/10/2017 tarihinde borçlu hesabına dava konusu taşınmaz satış bedeli olduğu belirtilerek 58.000,00 TL havale yapılmıştır. Dairenin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşü tasarruf tarihi ve yakın tarihte üçüncü kişi hesabından çekilen para tasarrufa yapılan ödeme olarak değerlendirildiğinden, ivazlar arasında bir misli fark olmadığından mahkemenin bu yöndeki kabulü isabetsizdir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/1979 Esas 2021/8838 aynı yönde). Öte yandan ödemeler dikkate alındığında, ivazlar arasında fark olmadığı gibi Tunahan’ın İİK'nun 278/3-1 maddesi kapsamında kalacak şekilde borçlular ile akraba olduğu veya İİK'nun 280. maddesine göre borçluların mali durumunu veya alacaklılarını ızrar kastını bildiği de somut delillerle ispatlanmamıştır. Öte yandan davalı üçüncü kişi 20.09.2017 tarihinde kendisine yapılan mahsül satışı olarak 90.681,36 TL satış bedelinden düşüldüğünü belirtmiş bu durum istinaf mahkemesince İİK’nın 279/3-2. maddesi gereğince mutad ödeme araçları dışında bir ödeme olarak kabul edilmiş ise de taşınmazın raiç ve anlaşma değeri kadar bir ödemenin yapıldığı sabit iken, satıştan 7 ay sonra yapılan ödemenin alacağa mahsuben yapıldığının ve bu nedenle mutad ödeme olmadığının kabulü, hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi İİK’nın 279/3-1.maddesi yorumuna da aykırıdır.
    Bu halde, Derece Mahkemelerince davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, HMK’nın 373/1.maddesi gereğince dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ...'a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'a geri verilmesine 25/05/2022 tarihinde Başkan V. ... ve Üye ...'un karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün HMK 370/1. maddesi gereğince onanmasına karar vermek gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.

















    Hemen Ara