Esas No: 2021/10935
Karar No: 2022/7919
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10935 Esas 2022/7919 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/10935 E. , 2022/7919 K.Özet:
Sigorta tahkim yargılaması sonucunda davacı, trafik kazası sonucu davalı şirketten maddi tazminat talebinde bulunmuş, ancak Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından başvurunun reddine karar verilmiştir. Bunun üzerine itiraz eden davacının talebi İtiraz Hakem Heyeti tarafından kabul edilmiş, ancak zamanaşımı definde bulunulması nedeniyle davacının ıslahla artırdığı miktar yönünden başvurusunun reddedilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir. Kanun maddelerine göre, trafik kazaları sonucu doğan maddi zarar talepleri için zamanaşımı süresi 2 yıl olup, dava açılması zamanaşımını keser. Ancak dava kısmen ıslah edildiği takdirde, yalnızca ıslah edilen kısım için zamanaşımı kesilir ve henüz açılmayan kısım için zamanaşımı süresi işlemeye devam eder. Bu nedenle, davacının ıslahla artırdığı miktar yönünden başvurusu zamanaşımından dolayı reddedilmelidir.
Kanun maddeleri:
- Borçlar Kanunu'nun 41. ve 60. maddeleri
- 2918 sayılı Karayolları Trafiği Kanunu'nun 109/1. ve 109/2. maddeleri
- Türk Ceza Kanunu'nun 89/4 ve 66. maddeleri
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti'nce başvurunun reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 19/04/2018 tarih 2018/İHK-2606 sayılı itirazın kabulü ile başvurunun kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 05/12/2009 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu araç ile davalı nezdinde ... poliçesi olan aracın karıştığı çift taraflı trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 27/03/2018 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 150.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle başvurunun reddine karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davacı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince, davacının kaza tarihi olan 05/12/20009 tarihinde Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirildiğini, ameliyat yapılmak suretiyle 15/12/2009 tarihinde taburcu edildiğini, hastane belgesinde 23-25 Aralık 2009 tarihlerinde poliklinik kontrollü dikişlerin alınacağı, yüzündeki kesiler için de Plastik Cerrahi ve Göz Hastalıkları Poliklinik kontrolünün uygun olacağı belirtilmiş olduğundan, 13/12/2017 tarihli tahkim başvurusu itibariyle, uzamış ceza zamanaşımı süresinin geçmediği gerekçesiyle davacının itirazının kabulüne, kararın kaldırılmasına, başvurunun kabulü ile 150.000,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatının 13/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı vekilinin tahkim başvurusunda HMK’nın 109. maddesi uyarınca kısmi dava olarak 5.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunduğu ve yargılama aşamasında 27/03/2018 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talep konusu miktarı 150.000,00 TL’ye arttırdığı, artırılan kısma ilişkin eksik harcın ikmal edildiği, ıslah dilekçesinin davalı vekiline 26/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 26/03/2018 tarihli dilekçesi ile süresinde ıslahla artırılan kısım için zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmıştır.
Islah; iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup taraflardan birinin yapmış olduğu bir usûl işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar, dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usûlüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.
Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah hâlleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usûl işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma hâlinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK'nun 49. md) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK'nun değişik 72. md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK'nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi olduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 sayılı KTK'nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise, uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul etmiştir. Görüldüğü gibi, BK'nun 60 ve 2918 sayılı KTK'nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK'nun 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır).
Zamanaşımı, borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan BK'nın 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; kaza sonucu davacıyla birlikte 6 kişi yaralanmıştır. Kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK'ya göre zamanaşımı süresi 8 yıldır. Davaya konu trafik kazası 05/12/2009 tarihinde meydana gelmiş, davacı tarafından dava 13/12/2017 tarihinde kısmi dava olarak açılmış, ıslah dilekçesi tarihinde verilmiş, davalı vekili tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Buna göre ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 89/4 ve 66. maddeleri uyarınca olayın bağlı olduğu 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmiştir.
Şu durumda, İtiraz Hakem Heyetince ıslahla artırılan kısım yönünden başvurunun zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 30/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.