Esas No: 2022/3521
Karar No: 2022/11122
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/3521 Esas 2022/11122 Karar Sayılı İlamı
2. Ceza Dairesi 2022/3521 E. , 2022/11122 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 10/02/2009 tarihli iddianamesiyle sanık hakkında müşteki ...'e yönelik 06/02/2009 tarihinde hırsızlık,işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından 5237 Sayılı TCK'nın 142/1-b, 35, 116/2-4, 151/1,53 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, Konya 2. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 25/09/2009 tarih 2009/274 Esas 2009/901 Karar sayılı ilamı ile sanığın ve katılanın yokluğunda sanığın atılı suçlardan mahkumiyetine karar verildiği, hükme karşı başvurulabilecek yasa yollarının açıklandığı bölümde "müdahil ile sanığın yokluğunda, iddia makamının huzuru ile talebe uygun ve tebliğden itibaren bir hafta içerisinde Yargıtay merciinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı." şeklinde açıklamada bulunularak hükmün açıklandığı, gerekçeli kararın katılana 26/02/2010 tarihinde usulünce tebliğ edildiği, başka suçtan Konya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan sanığa 29/01/2010 tarihinde tebliğ edildiği,mahkemece karara karşı temyiz yoluna başvurulmadığı gerekçesi ile hükmün 08/02/2010 tarihinde kesinleştiğinden bahisle 08/03/2010 tarihli kesinleşme şerhi ile infaz edilmek üzere Cumhuriyet Savcılığına gönderildiği, sanığın cezaevi aracılığı ile gönderdiği 26/07/2010 tarihli dilekçesi ile kararı temyiz etttiğini,ancak dosyanın temyiz incelemesine gönderilmeden kesinleştirildiğini beyan ederek kararı temyiz etme iradesini ortaya koyduğu,sanığın cezaevi idaresi aracılığıya göndermiş olduğu 15/08/2011 ve 19/08/2011 tarihli dilekçelerinde de karara karşı temyiz yoluna başvurduğunu belirttiği,sanığın 12/07/2012 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne hitaben yazdığı dilekçesinde de karara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi isteminde bulunduğu,Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca söz konusu karara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmesi üzerine, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 26/09/2012 tarihli yazısı ile hükmün henüz kesinleşmediğinden sanık tarafından verilen 12/07/2012 tarihli dilekçenin öğrenme üzerine verilmiş temyiz dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilerek kanun yararına bozma yoluna gidilmediğinin belirtildiği,sanığın 18/09/2014 tarihli cezaevi aracılığı ile göndermiş olduğu dilekçesi ile eski hale getirme ve temyiz talebinde bulunduğu, 06/12/2016 tarihli dilekçesi uzlaşma talep ettiği,09/12/2016 tarihli ek kararla sanığın uzlaşma talebinin reddine karar verildiği,sanığın 05/09/2017 tarihli dilekçesi ile cezasının ertelenmesini ve hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep ettiği, mahkemece 07/09/2017 tarihli ek karar ile istemin reddine karar verildiği,sanığın 26/03/2018 tarihli dilekçesi ile yargılamanın yenilenmesini talep ettiği ve istemin 28/03/2018 tarihli ek karar ile reddine karar verildiği, sanığın 02/04/2018 tarihli dilekçe ile iş yeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarında uzlaşma talep etmesi üzerine 04/04/2018 tarihli ek karar ile bu suçlar bakımından infazın durdurulmasına ve uzlaşma bürosuna gönderilmesine karar verildiği,16/04/2018 tarihli uzlaştırma raporuna istinaden 19/04/2018 tarihli ek karar ile iş yeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçları bakımından mahkumiyet kararının iptali ile uzlaşma nedeniyle CMK'nın 254/3, 223/8 maddeleri uyarınca düşme kararı verildiği, sanığın 03/12/2020 tarihli dilekçe ile eski hale getirme ve temyiz talebinde bulunması üzerine yerel mahkeme tarafından talebin yargılamanın yenilenmesi talebi olduğu değerlendirilerek duruşma açılması ve dosyanın yeni esasa kaydedilmesi suretiyle yeniden yapılan yargılama sonucunda kanun yolu başvurusuna konu edilen 20/04/2021 tarih ve 2021/110 Esas 2021/250 Karar sayılı karar ile sanığın hırsızlık suçundan beraatine karar verildiği ve o yer Cumhuriyet savcısının aleyhe istinaf talebi üzerine dosyanın Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderildiği,
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin ise 09/02/2022 tarih, 2021/2795 esas, 2022/309 karar sayılı kararı ile ilk derece mahkemesinin 25/09/2009 tarihli kararının "Anayasanın 40/2, CMK'nın 34/2, 232/6. maddelerine göre hüküm fıkrasında verilen karara karşı kanun yollarına başvurma olanağı bulunup bulunmadığının ve başvurma olanağı var ise süresi, mercii ve şekillerinin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekirken, başka bir suçtan cezaevinde hükümlü bulunan sanık ...'ın yokluğundan verilen kararda CMK'nın 263. maddesi gereğince duruşma sonunda zabıt katibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle kanun yoluna başvurabileceği belirtilmediği gibi ceza evi idaresi aracılığı ile gerekçeli kararın tebliğinde de bu hususa yer verilmediği nazara alındığında sanığın öğrenme üzerine 26/02/2010 tarihli temyiz dilekçesinin süresinde kabul edilerek dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a gönderilmesi gerektiği" belirtilmiş olmakla, Konya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/09/2009 tarih, 2009/274 esas, 2009/901 karar sayılı kararın usulüne uygun yapılmayan tebliğ nedeniyle kesinleşmediği ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a gönderilmesi gerektiği anlaşıldığından dosyanın Yargıtaya gönderilmek üzere incelenmeksizin ilk derece mahkemesine iadesine karar verildiği ve mahkemece 22/02/2022 tarihli temyiz formu düzenlenerek dosyanın Yargıtay’a gönderildildiği anlaşılmakla;
Her ne kadar Konya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/09/2009 tarih, 2009/274 esas, 2009/901 kararı cezaevinde bulunan hükümlüye 29/01/2010 tarihinde tebliğ edilmişse de, hükümlüye tebliği sırasında kararın kendisine okunup anlatılmayarak 5271 sayılı CMK'nın 35/3. maddesine aykırı davranıldığı,kararda CMK'nın 263. maddesi gereğince duruşma sonunda zabıt katibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle kanun yoluna başvurabileceği belirtilmediği gibi cezaevi idaresi aracılığı ile gerekçeli kararın tebliğinde de bu hususa yer verilmediği dolayısıyla kararın usulüne uygun kesinleşmediği,usulsüz kesinleştirme sonrası yapılan işlemlerin hukuken yok hükmünde bulunduğu ve sanığın 25/09/2009 tarihli karara yönelik temyiz talebinin öğrenme üzerine süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanığın, gündüz vakti müştekinin işyerinin asma kilidini kırarak hırsızlığa teşebbüs etmesi şeklindeki eyleminin TCK'nın 142/1-b,35,116/2, 151/1 maddelerinde tanımlanan hırsızlık,işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarını oluşturduğu,bu suçlar için öngörülen cezaların üst sınırına göre aynı Kanun'un 66/1-e maddesinde belirtilen 8 yıllık dava zamanaşımının, 26/05/2009 olan mahkumiyet tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında hırsızlık,işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından açılan kamu davasının, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, 01.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.