Esas No: 2021/25814
Karar No: 2022/8519
Karar Tarihi: 09.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/25814 Esas 2022/8519 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/25814 E. , 2022/8519 K.Özet:
Mahkeme, davacı ile davalılar arasındaki vergi borcu sebebiyle yapılan takipte, davalının mal kaçırma amaçlı olarak adına kayıtlı gayrimenkulleri kardeşine devrettiği gerekçesiyle tasarruflarının iptali davasına karar vermiştir. İlk derece mahkemesi, davalının borcunu yapılandırıp ödemesi nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş, Bölge Adliye Mahkemesi bu kararın vekalet ücreti yönünden kabul etmiştir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olması nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazları reddedilmiştir. Kararda, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince miktarı 58.800 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir. Ayrıca, avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği ancak nispi ücret takdir edildiği belirtilmiş, bu yanlışlığın düzeltilerek kararın onanması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu (168. maddeği değişiklik yapan 5904 Sayılı Yasa ve 6183 sayılı yasa.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hatay 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; istinaf isteminin vekalet ücreti yönünden kabulüne ilişkin kararın, süresi içinde davalı ... vekili davalı asil ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalı borçlu ...’dan vergi borcu sebebi ile alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine takip yapıldığını, davalı borçlunun mal kaçırma gayesi ile adına kayıtlı .... Mahallesi, 281 ada, 4 parselde kayıtlı zemin kat, 1 nolu, zemin kat 2 nolu, 3. kat 5 nolu ve 4. kat 6 nolu bağımsız bölümlerin diğer davalı kardeşine devrettiğinin tespit edildiğini beyan ederek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalının dava açıldıktan sonra davacı idareye olan borcunu yapılandırıp ödediğinin anlaşılmış olmasına göre konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı yararına da 25.518,80 TL nispi vekalet ücreti ödenmesine karar verilmiş, söz konusu karar davalılar tarafından istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de; davalıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Hatay 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13/11/2018 tarih ve 2015/549 Esas, 2018/344 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,
Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 17.518,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri elli sekiz bin sekiz yüz (58.800,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile kesin olmak üzere karar verilmiş, söz konusu Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Mahkemece 03/06/2019 tarihli ek karar ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin karar olması sebebi ile temyiz taleplerinin reddine karar verilmiş, söz konusu ek karar esas karar ile birlikte davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 366. maddesi “Bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352. maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır” hükmüne haizdir. Bu cümleden olmak üzere somut olayda kıyasen uygulanacak olan HMK’nın ‘’istinaf dilekçesinin reddi’’ kenar başlıklı 346. maddesi; “(1) İstinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 344. maddeye göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder. (2) Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.” şeklindedir.
Buna göre Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kesin olduğu gerekçesi ile temyize ilişkin istemin reddine ilişkin kararın HMK 366 madde delaletiyle 346/1 madde uyarınca bölge adliye mahkemesince verilmesi yine müteakip işlemlerinde aynı mahkemece icra edilmesi gerekmektedir. Bu durumda ilk derece mahkemesince “Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin karar olması sebebi ile temyiz talebinin reddine” karar verilmesi doğru değildir.
Kaldı ki; 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 Sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK'ya eklenen EK-Madde 1'de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2019 yılı için 58.800 TL'dir.
Davacı 1.400.000 TL alacağının davalıdan tahsilini sağlamak üzere davalı borçlu aleyhine ödeme emri düzenleyip, davalı borçlu hakkında takip yapmıştır. Bu sebeple; söz konusu karar karar tarihi itibari ile kesin nitelikte bir karar da değildir. Hal böyle olunca işin esasına yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesi gerekir.
2- Dava, 6183 sayılı yasaya dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3- 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168. maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmü gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2.maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7.maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle yetki aşımı suretiyle verilen ek kararın kaldırılmasına; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı asil ...’nun ve davalı Turgay Durmuşoğlu’nun sair temyiz itirazlarının reddine (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı asil ...’nun ve davalı Turgay Durmuşoğlu’nun temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen 17/07/2019 gün 2019/363 E- 2019/1103 K sayılı kararın vekalet ücreti ile ilgili 5. bendinde yer alan “17518,00 TL” ifadesinin karardan çıkartılmasına yerine “2.725,00 TL” ifadesinin yazılmasına, kararın kesin olduğuna dair ifadelerin de karardan çıkartılmasına, hükmün bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar Turgay Durmuşoğlu ve ...'na geri verilmesine 09/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.