Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/4875 Esas 2021/4323 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4875
Karar No: 2021/4323
Karar Tarihi: 24.06.2021

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/4875 Esas 2021/4323 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2018/4875 E.  ,  2021/4323 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01/04/2010 gününde verilen dilekçe ile TMK"nın 725. maddesine dayalı temliken tescil, 2. kademede elatmanın önlenmesi ve yıkım talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; temliken tescil isteminin kabulüne dair verilen 14/07/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, TMK"nın 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin kayden maliki olduğu 326 ada 24 parsel sayılı taşınmaza, komşu 6 parsel sayılı taşınmazdaki binanın taşkın olduğunu ileri sürerek, binanın tecavüzlü olduğu kısmın muhik bir bedel karşılığında ifraz edilerek 6 parsel sayılı taşınmaz ile tevhidini; olmadığı taktirde müvekkiline ait taşınmaza tecavüzlü binanın yıkılmasını talep ve dava etmiştir.
    Bir kısım davalılar vekili, üzerinde kat mülkiyeti kurulu olan 6 parsel sayılı taşınmazın sınırlarının 13.10.1993 tarihli ıslah imar uygulaması ile belirlendiğini, 19.01.1995 tarihinde ise yapı kullanma izin belgesi alındığını, çekişmeli binanın zemin+15 normal kattan ve 90 bağımsız bölümden oluşan bir yapı olduğunu, müvekkillerinin tapu kaydına güvenerek bağımsız bölüm satın aldıklarını, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin de dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile davacıya ait 24 parsel sayılı taşınmazdan 13.80 m2"lik kısmın ifraz edilerek 6 parsel sayılı taşınmaz ile tevhidine; 18.756,00TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. TMK’nın 725. maddesinde ise bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş; böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
    Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
    Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu, eşyaya bağlı bir borç olduğundan, inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
    Bu tür davalarda, taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
    TMK’nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
    a)Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
    TMK’nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
    Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
    İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
    b)İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır.
    TMK’nın 725. maddesinde “durum ve koşulların haklı kılması” şeklinde ifade edilen husus uygulama ve doktrinde inşaatın yıkılması ile inşaat sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybının karşılaştırılması şeklinde değerlendirilmektedir. Kastedilen değer sadece taşılan arazinin değerinden ibaret değildir. Bu değerin içinde arazi sahibinin taşılan kısım dışında kalan arazisinin uğrayacağı değer kaybı da vardır. Arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybı uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle TMK’nın 4., TBK’nın 50. maddesi uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi önleyecek biçimde dava tarihine ve objektif esaslara göre tespit ve takdir edilmelidir. (Objektif koşul)
    c)Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
    Taşkın inşaatın yıkılması gerekmiyorsa, mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda belirlenecek bedel arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmelidir.
    d)Yukarıda değinilen bu üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da İmar Yasası uyarınca mümkün olması gereklidir.
    İmar Yasası kamu yararı (kamu düzeni) düşüncesiyle kabul edilmiş olan ve özellikle tarafların arzu ve rızası ile bertaraf edilmeyecek hükümler içeren bir yasadır. Bu niteliği ile ifraz hususunun, davanın her aşamasında resen nazara alınması ve belediye encümen kararına dayalı olup olmadığının araştırılması zorunludur.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacıya ait 24 parsel sayılı taşınmaza taşkın 13,80 metrekarelik bölümün ifraz edilerek davalı tarafa ait 6 parsel sayılı taşınmaza eklenmesinde sakınca bulunup bulunmadığına ilişkin Gölbaşı Belediyesine yazılan yazıya cevaben İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce verilen 15.02.2013 ve 28.03.2013 tarihli Belediye Başkan Yardımcısı imzalı yazılarında "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının İmar Yönetmeliğine göre Gölbaşı ilçesi, G.O.P Mahallesinde kain 326 ada 24 No"lu imar parselinin ifraz şartlarını sağlamadığının tespit edildiği ve encümen kararı ile ifrazının yapılamadığı" bildirilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, 3194 sayılı İmar Kanununun 15. maddesi hükmü gereğince, ifraz veya tevhit işlemlerinin yapılabilmesinde karar mercii olarak görev 5393 sayılı Yasanın 34. maddesine göre Belediye Encümenine aittir.
    Bu durumda mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılarak konusunda uzman bilirkişiye ifraz ve tevhidi gösterir şekilde denetime elverişli bir kroki düzenlettirilmesi; akabinde düzenlenen ifraz krokisinin ilgili belediyeye sunularak ifraz ve tevhidin mümkün olup olmadığı hususunda belediye encümeninden bir karar alınması ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
    kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara