Esas No: 2021/1212
Karar No: 2022/8687
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/1212 Esas 2022/8687 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/1212 E. , 2022/8687 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ...
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; esas yönünden istinaf isteminin reddine ilişkin kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili; ..... Turizm İnş. Teks. San ve Tic. A.Ş'nin Finansbank A.Ş'den kullandığı kredilerin bir kısmının ödenmemesi üzerine Antalya 7.İcra Müdürlüğü'nün 2013/2887 E sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalı ...’ın kredi sözleşmelerine müşterek ve müteselsil kefil olduğunu, haczi kabil malının bulunamadığını, ancak dava konusu taşınmazları davalı ...'ya devrettiğini, ...’ın bu tasarrufu, hakkında yapılacak olan haciz işlemlerini ve alacaklıların alacağını almasını engellemek için yaptığını belirterek tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; davalı ... tarafından kefil sıfatı ile imza edilen bonoların vadesi boş olarak banka tarafından kendisinden alındığını, senetlerin vade tarihinin banka tarafından sonradan doldurulduğunu, senedin birinin tanzim tarihinin tasarrufun iptali davasına konu taşınmazın satışından sonraki bir tarih olduğunu, diğerinin ise tanzim tarihi önce olmasına rağmen tasarrufun iptali talep edilen taşınmazın satıldığı tarihte bu tutarda borç bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili; tapu devrinin yapıldığı tarihte Finansbank'ın ...... AŞ'den ne kadar alacaklı olduğunun belirlenmesi gerektiğini, tapu devrinden sonra doğan bir borç için Finansbank vekilinin muvazaa iddiasında bulunamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının sahibi ve yetkilisi olduğu MKY şirketine tasarruf tarihinden önce ve sonra çok sayıda kredi kullandıran davacı bankanın, her ne kadar sözleşmede yer alan mahsup serbestisine dayanarak geri ödemeleri istediği krediye mahsup etmek hakkı bulunsa da; TMK'nun 2. maddesi uyarınca herkesin haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, geri ödemeler sırasıyla mahsup edilseydi en kötü ihtimalle 115.487,72 TL bakiye alacağı kalacak olan borçtan dolayı (taraflar arasındaki kredi ilişkisinin hacmi düşünüldüğünde), borcun çok üzerinde değeri olan taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmesinin hukuk düzenince korunmayacağı, zaten davaya konu taşınmaz satışından elde edilen paranın da yine büyük bir kısmının şirketin borçlarının kapatılmasında kullanıldığı, bu durumda davalı ...'ın mal kaçırma amacıyla dava konusu devirleri yaptığı sonucuna ulaşılamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
İlk derece mahkemesince; davalının sahibi ve yetkilisi olduğu MKY şirketine tasarruf tarihinden önce ve sonra çok sayıda kredi kullandıran davacı bankanın, her ne kadar sözleşmede yer alan mahsup serbestisine dayanarak geri ödemeleri istediği krediye mahsup etmek hakkı bulunsa da; TMK'nun 2. maddesi uyarınca herkesin haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, geri ödemeler sırasıyla mahsup edilseydi en kötü ihtimalle 115.487,72 TL bakiye alacağı kalacak olan borçtan dolayı (taraflar arasındaki kredi ilişkisinin hacmi düşünüldüğünde), borcun çok üzerinde değeri olan taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmesinin hukuk düzenince korunmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Dosya içerisindeki belgelerden, davacı alacaklı banka ile davalı borçlu arasındaki kredi ilişkisinin 17/10/2011 tarihi itibari ile başladığı, sonrasında kredi sözleşmeleri imzalanmaya devam edildiği, davacı ile davalı borçlu arasındaki alacak-borç ilişkisinin başlangıcının dava konusu tasarruf tarihinden önceye dayandığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince bu hususun gözardı edilmesi isabetli olmamıştır.
O halde, borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olduğunun kabulü ile İİK.277 ve devamı maddeleri uyarınca iddia ve savunma beyanları gözönüne alınarak tasarrufun iptale tabi olup olmadığının aynı yasanın 278-279 ve 280 maddeleri hükümlerine göre
irdelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
2-Öte yandan; İİK'nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Tasarruf konusu taşınmaz üzerinde restoran bulunduğu anlaşılmakta olup, ilk derece mahkemesince davaya konu tasarrufun İİK 280/3-son maddesi gereğince ticari işletme devri niteliğinde olup olmadığının da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu yerel mahkeme kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA; HMK 373/1 maddesi gereğince istinaf mahkemesinin esastan red kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.