Esas No: 2021/26418
Karar No: 2022/9114
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/26418 Esas 2022/9114 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/26418 E. , 2022/9114 K.Özet:
Davalı kurumların, sahte kimlikle tapuda yapılan satış nedeniyle zarar gören dava dışı kişiye ödediği tazminatın, tapu görevlileri ve sahte kimlikle satışı gerçekleştiren kişiden rücuen tahsili istemine ilişkin davada, her bir davalı yönünden ayrı ayrı kusur oranları ile sorumlu oldukları zarar miktarının belirlenmediği için bilirkişi raporu hüküm vermek için uygun bulunmamıştır. Bu nedenle, yapılan yargılama sonucunda, davalılardan alınacak olan tazminat miktarı belirtilmiş ve davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Ancak, davacı ve davalıların temyiz itirazları üzerine, davacı vekilinin tüm itirazları reddedilirken, davalıların vekalet ücretine ve indirime ilişkin itirazları kabul edilmemiştir. Kanun maddeleri olarak; Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 51, 52, ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 16. maddeleri, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7, 10, 12 ve 13. maddeleri belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Dairemizin 15/05/2019 gün 2018/4571 Esas- 2019/2851 Karar sayılı ilamında; “Dosya kapsamından; davacı kurumun, sahte kimlik ile tapuda yapılan satış nedeniyle zarar gören dava dışı kişiye TMK’nın 1007. maddesi kapsamında tazminat ödendiği, ödenen meblağın sorumlu davalılardan rücu edilmesi talebiyle işbu davanın açıldığı, hükme esas alınan kusur raporunda ise her bir davalı yönünden ayrı ayrı kusur oranları ile sorumlu oldukları zarar miktarının belirlenmediği ve bu nedenle alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda mahkemece davalı ...’in kusurlu olup olmadığı, kusurlu olması halinde ise kusur oranının tespiti yönünden alanında uzman bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamış ve kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne, 147.648,26 TL'nin %70’i olan (103.353,78 TL'nin) ...'tan, %15'i (22.147,24TL'nin) ... 'den, %15'i (22.147,24 TL'nin) ...'dan olmak üzere ödeme tarihi olan 29/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; karar davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2)Davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, davacı Hazine’nin TMK’nın 1007. maddesi uyarınca ödediği tazminatın, tazminat davasına konu tapudaki işlemi gerçekleştiren tapu görevlileri ile taşınmazın tapuda satışını sahte kimlik ile gerçekleştiren kişiden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Zarar, malvarlığının zararlandırıcı eylemin işlenmesinden sonraki durumu ile bu eylem gerçekleşmediği takdirde mevcut durumun karşılaştırılması sonucu belirlenir. Zarar tutarından varsa gerekli indirimler yapıldıktan sonra ise tazminat tutarı belirlenir. Bu konu, 6098 sayılı TBK’nın 51 ve 52. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelere göre hâkim, her somut olayda takdir yetkisine dayanarak hak ve adaletin gerektirdiği ölçüde indirim yapabilecektir.
Dava konusu olayda satışın yapıldığı tapu idaresinin iş yoğunluğu, çalışma ortamının koşulları gözetildiğinde, TBK’nın 51. maddesi uyarınca, davalı ... yararına takdir edilecek uygun bir indirim yapılması gerekir. Mahkemece, açıklanan nedenler gözetilmeden karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
b) Davalı ... vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazına gelince;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi gereğince, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
Mahkemece davalı ... yönünden davacının maddi tazminat istemi kısmen reddedildiğine göre, kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı ... yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, reddedilen miktar üzerinden, davacı lehine belirlenen ücreti geçmeyecek şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2-a) ve (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacının tüm, davalı ...’in diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 20/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.