Esas No: 2021/10953
Karar No: 2022/9300
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10953 Esas 2022/9300 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/10953 E. , 2022/9300 K.Özet:
Sigorta tahkim yargılamasında, trafik kazası sonucu oluşan sürekli maluliyet nedeniyle maddi tazminat istemiyle açılan davada, davacının Suriye vatandaşı olup olmadığına yönelik araştırma yapılmadığı ve davacının teminattan muaf olup olmadığına ilişkin bir soruşturma yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kanunlar arasında, yabancı gerçek ve tüzel kişilerin Türk mahkemelerinde dava açması, davaya katılması veya icra takibi yapması durumunda yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacakları mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorunda oldukları belirtilmektedir. Ancak karşılıklılık esasına göre teminat gösterme yükümlülüğünden muafiyet söz konusuysa kişi teminattan muaf tutulabilir. Bu muafiyet, iki devlet arasında imzalanan anlaşmalar veya kanuni veya fiili karşılıklılık gibi yollardan sağlanabilir. Kanun maddeleri arasında, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülkeyle Türkiye arasında karşılıklılık varsa, o kişiyi teminattan muaf tutabileceği hükme bağlanmıştır. Bu kararla birlikte, itiraz hakem heyeti kararının bozulması kararlaştırılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulüne dair karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 25/02/2019 tarih 2019/İHK-2076 sayılı itirazın reddine dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 28/09/2017 tarihinde, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın karıştığı kaza sonucunda müvekkilinin sürekli maluliyetinin oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş; 08.11.2018 tarihli dilekçesi ile talebini 82.772,98 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, başvurunun kabulü ile 82.772,98 TL’nin 17/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak başvuru sahibine verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Türk Hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tabi tutulmamıştır. Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananın önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un (MÖHUK) 48/1. maddesine göre Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. MÖHUK’ta teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında da bir öneme sahip değildir. Bu maddeye göre hakim tarafından verilen kesin süre içinde teminat gösterilmezse dava, dava şartı eksikliğinden 6100 sayılı HMK'nın 114/1-ğ maddesi uyarınca reddedilir.
MÖHUK madde 48/2’de ise “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” hükmü yer almaktadır. Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir. Az yukarıda belirtilen anlaşmalardan biri de 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi olup, anılan sözleşmenin 17. maddesinde; âkit devletlerden birinde ikamet eden ve diğer bir devletin mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunan âkit bir devletin vatandaşlarından yabancı olmaları sebebi ile herhangi bir teminat istenemeyeceği düzenlenmiştir.
Davacı, Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı olup Hakem Heyetince teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
MÖHUK 48/2. maddesinde dava açanın karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden öngörülen teminat hususu resen gözetilmelidir.
Bu sebeple İtiraz Hakem Heyetince, öncelikle davacının teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden sorularak alınacak yazı cevabına göre davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa teminatın yatırılması için davacıya kesin süre verilmesi, anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması halinde istemin usulden reddine, yatırılması halinde ise dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken doğrudan işin esasına girilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 22/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.