Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/3814 Esas 2022/12448 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/3814
Karar No: 2022/12448
Karar Tarihi: 15.06.2022

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/3814 Esas 2022/12448 Karar Sayılı İlamı

2. Ceza Dairesi         2022/3814 E.  ,  2022/12448 K.
"İçtihat Metni"


Bina içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından suça sürüklenen çocuk ...'nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-h, 145, 116/1, 31/3 (2 kez) ve 168/1. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün ve 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair MUSTAFAKEMALPAŞA 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/06/2019 tarihli ve 2018/394 esas, 2019/226 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 10/03/2022 gün ve 94660652-105-16-11011-2020-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20/04/2022 gün ve 2022/38487 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre;
1-Sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-h, 145 ve 31/3. maddeleri gereğince belirlenen 10 ay hapis cezası üzerinden, anılan Kanun'un 168/1. maddesi uyarınca 2/3 oranında yapılan indirim sonucunda, 3 ay 10 gün hapis cezası yerine, 6 ay 20 gün hapis cezasına hükmedilmek suretiyle fazla ceza tayin edilmesinde,
2-5237 sayılı Kanun'un 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının anılan Kanun'un 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi gösterdiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15/12/2009 tarihli ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, "...daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma" görüşünün, aynı Kanun'un 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı olmadığı, anılan maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi, ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel aldığı, aynı Kanun'un 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmak zorunda olduğu,
Somut olayda, 225 TL değerindeki bisiklet ve bebek arabasını çalan suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin miktar olarak az olmaması nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 145. maddesinin uygulanamayacağı gözetilmeksizin,
3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 26/03/2013 tarihli ve 2012/6-1232 esas ve 2013/106 karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde; 5237 sayılı Kanun'un 168. maddesinin uygulanabilmesi için hırsızlık suçunun failinin, sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın, hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının tek başına yeterli olmadığı, failin bizzat pişmanlık göstererek, satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerektiği,
Somut olayda, suça sürüklenen çocuğun müştekiden çaldığı bisiklet ve bebek arabasının satıldığı kişiler hakkında anılan Kanun'un 165. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan işlem yapılıp yapılmadığının anlaşılamaması nedeniyle iyi niyetli mi kötü niyetli mi olduklarının tespit edilemediği, ancak satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerekmesi ve suça sürüklenen çocuk tarafından suça konu malları satın alanların zararlarının giderildiğine veya satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim edildiğine ilişkin dosyada bir delil olmadığından, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
4-Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlendiğinin anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Kanun'un 119/1-c maddesinin uygulanmamasında,
5-Suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesinde yer alan,"Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir." şeklindeki hüküm uyarınca anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesinde,
6-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/11/2018 tarihli ve 2016/6-986 esas, 2018/554 karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, Çocuk Koruma Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri ile 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 15-18 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, mahkemece sosyal inceleme raporu alınmadan veya alınmaması durumunda gerekçesi kararda gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-(2) numaralı kanun yararına bozma talebi hakkında yapılan incelemede;
5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma; kesinleşmiş hakimlik veya mahkeme kararlarına karşı başvurulan olağanüstü bir yasa yoludur. Bu yasa yolu ile kanunların aynı (tek) biçimde uygulanması, Yargıtay/istinaf denetiminden geçmeksizin kesinleşen kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.
Kanun yararına bozmanın konusu hukuka aykırılıkların giderilmesi olunca, ayrıntıları 26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı içtihadı birleştirme kararında açıklandığı üzere, yasaya aykırılık halleri uygulamadaki yanlışlıklar ile esasa etkili usul hatalarından ibarettir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, temyiz/istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı başvurulabilmesi mümkün olup, kesin hükmün otoritesinin zedelenmemesi gerektiğinden, hukuka aykırılıkların ciddi boyutlara ulaşması yanında, maddi meseleye ilişkin kanıtların takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı gibi hakimin takdir yetkisi kapsamına giren hususlar ile takdirin hatalı kullanılması ile ilgili hukuka aykırılıklar yönünden de kanun yararına bozma yasa yoluna gidilmesi olanaklı bulunmamaktadır. Yasa yolunun bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, sadece olağan denetim yolu olan temyiz/istinaf incelemeleri sırasında dikkate alınabilecektir.
İnceleme konusunu oluşturan davada olduğu gibi kanıtların takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşüldüğünden söz edilerek suça sürüklenen çocuk ... hakkında 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanmaması gerektiğinden bahisle kanun yararına bozma yasa yoluna başvurma olanağı bulunmadığından, (MUSTAFAKEMALPAŞA) 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 25/06/2019 tarihli ve 2018/394 E., 2019/226 K. sayılı karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
2-(1), (3), (4), (5) ve (6) numaralı kanun yararına bozma talepleri hakkında yapılan incelemede;
1-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-h, 145 ve 31/3. maddeleri gereğince belirlenen 10 ay hapis cezası üzerinden, anılan Kanun'un 168/1. maddesi uyarınca 2/3 oranında yapılan indirim sonucunda, 3 ay 10 gün hapis cezası yerine, 6 ay 20 gün hapis cezasına hükmedilmek suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 26/03/2013 tarihli ve 2012/6-1232 esas ve 2013/106 karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde; 5237 sayılı Kanun'un 168. maddesinin uygulanabilmesi için hırsızlık suçunun failinin, sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın, hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının tek başına yeterli olmadığı, failin bizzat pişmanlık göstererek, satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerektiği,
Somut olayda, suça sürüklenen çocuğun müştekiden çaldığı bisiklet ve bebek arabasının satıldığı kişiler hakkında anılan Kanun'un 165. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan işlem yapılıp yapılmadığının anlaşılamaması nedeniyle iyi niyetli mi kötü niyetli mi olduklarının tespit edilemediği, ancak satın alan iyi niyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerekmesi ve suça sürüklenen çocuk tarafından suça konu malları satın alanların zararlarının giderildiğine veya satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim edildiğine ilişkin dosyada bir delil olmadığından, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
3-Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlendiğinin anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Kanun'un 119/1-c maddesinin uygulanmaması,
4-Suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesinde yer alan,"Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir." şeklindeki hüküm uyarınca anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi,
5-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/11/2018 tarihli ve 2016/6-986 esas, 2018/554 karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, Çocuk Koruma Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri ile 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 15-18 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, mahkemece sosyal inceleme raporu alınmadan veya alınmaması durumunda gerekçesi kararda gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması nedenleriyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden (MUSTAFAKEMALPAŞA) 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 25/06/2019 tarihli ve 2018/394 E., 2019/226 K. sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak üzere BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













Hemen Ara