Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/2138 Esas 2022/9409 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2138
Karar No: 2022/9409
Karar Tarihi: 27.06.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/2138 Esas 2022/9409 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2020/2138 E.  ,  2022/9409 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi

    Asıl ve birleşen davada davacılar ... ve ... Turizm Taşımacılık İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilleri Av. ... tarafından, davalılar ... (kendi adına asaleten,...,...’a velayeten) ve birleşen davada ... aleyhine 27/10/2017 ve 27/10/2017 gününde verilen dilekçeler ile menfi tespit ve istirdat istenmesi üzerine İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davanın reddine, asıl ve birleşen davada davalılar lehine İİK’nın 72. maddesinin 4. fıkrası uyarınca icra tazminatına hükmedilmesine, asıl davada ... ve... yönünden ...’a velayeten yöneltilen davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine dair verilen 01/03/2019 günlü kararına karşı asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince verilen 30/01/2020 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili asıl davada; davacı şirkete ait aracın 19/07/2015 tarihinde karıştığı kazada davalılar desteğinin vefat ettiğini, araç sürücüsünün alkollü araç kullanması nedeniyle zorunlu trafik sigortacısı şirketin kendilerine rücu edileceğini düşünen davacı şirketin davalı taraf ile anlaşma yolunu tercih ettiğini, 12/08/2017 tarihli anlaşmaya göre davalılara toplamda 400.000,00 TL maddi ve manevi ödenmeyi kabul ettiğini, bu tazminatın 254.000,00 TL'sinin ödendiğini, bakiye borcun ise aylık 4.000,00’er TL taksitler halinde ve 100.000,00 TL'nin de 31/07/2018 tarihinde defaten ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bakiye borcun teminatı olarak alacaklısı ... olan 148.000,00 TL bedelli, 12/08/2017 tanzim ve 31/07/2018 tarihli bononun tanzim edildiğini, davalı ... ve çocuklarının ise sigorta şirketine müracaat ederek 176.889,90 TL tazminat aldıklarını, böylece davalı
    yanın 30.889,90 TL daha tahsil ettiklerini, sigorta şirketinin yaptığı ödeme nedeniyle davacı şirkete rücu ettiğini, böylece teminat senedinin bedelsiz kaldığını, 30.889,90 TL fazla ödemenin de kendilerine sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi gerektiğini belirterek; davaya konu bononun takibe konulmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, fazladan ödenen 30.889,90 TL nin davacı şirkete ödenmesine, davaya konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile bononun kendilerine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacılar vekili birleşen davada ise; 12/08/2017 tarihli protokol ile davacı şirketin, kazada vefat eden .....’ın annesi ... için 50.000,00 TL maddi ve manevi tazminat, kardeşleri .... ve ...... için 25.000,00’er TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000,00 TL ödemeyi kabul ettiğini, karşı tarafı temsilen ...’un protokolü imzaladığını, borcun teminatı olarak davalıya 12/08/2017 tanzim ve 31/12/2017 vade tarihli 100.000,00 TL bedelli bononun verildiğini, taraflar arasındaki sözleşme ve bonoya rağmen anne ...’ın sigorta şirketine müracaat ederek tazminat aldığını, böylece anne ...’ın, kendisini temsilen ...’un yaptığı sözleşmeyi onaylamamış olduğu ve sözleşmenin müvekkili tarafından da geçersiz addedilmesi nedeniyle sözleşmeye istinaden verilen bononun bedelsiz kaldığını belirterek; davaya konu 100.000,00 TL'lik bononun takibe konulmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile bononun kendilerine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili asıl ve birleşen davada; protokolde sigorta şirketine başvurulamayacağına yönelik bir hüküm olmadığını, iki yıl geçmesine karşın davacıların söz verip de yapmadıkları ödemeler nedeniyle garanti olması amacıyla bono aldıklarını, ancak bono bedellerinin ödenmediğini belirterek, asıl ve birleşen davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasındaki sözleşmede alacak kalemlerinin her biri için ayrı ayrı ne kadar ödeme yapılacağına ilişkin bir belirleme bulunmadığı, trafik kazası nedeniyle sürücü, işleten ve sigorta şirketinin tüm zarardan müteselsilen sorumlu oldukları, sözleşme tarihinde gerçek maddi zarar miktarı belli olmadığından, yapılacak olan ödemelerin ve ibranamenin de makbuz hükmünde sayıldığı, uyuşmazlığın çözümü için davalı tarafın destekten yoksun kalma tazminatlarının hesaplandığı ve sigorta şirketi ve işleten tarafından yapılan ödemelerin ve davacılar tarafından verilen bonoların zararı karşılayıp karşılamadığın tespiti gerektiği, yine birleşen davada anne ...’ın sigorta şirketine başvuru yapmasının tek başına davalı ...’un yetkisiz hareket ettiğini göstermediği, bonoda 50.000,00 TL'nin anne ...’ın maddi ve manevi zararına karşılık belirlendiği, ancak sözleşme tarihinde maddi zarar miktarı belli olmadığından annenin destekten yoksunluk zararının hesaplandığı, alınan bilirkişi raporu uyarınca kararlaştırılan 400.000,00 TL'nin hesaplanan maddi tazminatı bile karşılamadığı gibi, sigorta şirketince ve davacı tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş tutarının mahsubu ile bakiye zararın bulunduğu gibi, davacılar tarafından yapılan 254.000,00 TL'lik ödemenin de güncellenmiş tutarının mahsubu halinde dahi davalıların maddi zararını karşılamadığının anlaşıldığı, böylece 148.000,00 TL'lik bononun bakiye maddi ve manevi zararların karşılığı olarak geçerliliğini sürdürdüğü, asıl davada ... ve ...’ın sözleşme ve dava tarihinde ergin olmaları ve bu kişilere açılan bir dava olmaması sebebiyle anne ...’a velayeten yöneltilen davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddi gerektiği, birleşen davada anne ...’ın maddi ve manevi zararlarının karşılığı olarak verilen bononun 50.000,00 TL'lik kısmını oluşturan tutarın, sigorta şirketince yapılan ödemenin güncellenmiş tutarının mahsubu ile anneni bakiye zararını karşılamadığı, bononun iki kardeş yönünden 50.000,00 TL'lik kısmının da, kardeşlerin manevi zararlarına karşılık belirlenip kardeşler adına hareket eden davalı ...’un yetkisiz hareket ettiği ispatlanamadığından geçerliliğini koruduğu, böylece 100.000,00 TL'lik bononun geçerliliğini sürdürdüğü, her iki bono yönünden verilen takibin durdurulmasına yönelik verilen tedbir kararı uygulanmış olduğundan İİK’nın 72/4. maddesi uyarınca tazminata hükmedildiği gerekçesiyle; asıl ve birleşen davanın reddine, asıl ve bileşen davada davalılar lehine İİK’nın 72. maddesinin 4. fıkrası uyarınca icra tazminatına hükmedilmesine, asıl davada ... ve ... yönünden ...’a velayeten yöneltilen davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hükme karşı asıl ve birleşen davada davacılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; hadisenin haksız fiil neticesi destekten yoksunluk ve manevi tazminat olarak değerlendirilmesinin uygun olduğu, davacı borçlunun şoförünün aşırı alkollü olup kırmızı ışık ihlali yapmış bulunduğu ve kusur durumu net olup tam kusura göre alınan hesap raporunun usul ve kanuna uygun olduğu, davacı borçlunun hesap raporuna somut ve ayrıntılı itirazının bulunmadığı, taraflar arasında düzenlenen 12/08/2017 tarihli protokolde kararlaştırılan destek tazminatlarının sigorta şirketinin ödemesi nazara alındığında dahi yetersiz olduğu gibi davalıların yargı eliyle elde etmeleri umulan manevi zararlarını da karşılamakta yetersiz kaldığı, protokolde kararlaştırılan toplam tazminatların da davalıların zararlarını karşılamadığı ve davaya konu bonoların karşılıksız kalmadığı, İKK’nın 72. maddesinin 4. fıkrası uyarınca verilen tedbir kararları uyarınca davaya konu bonolara yönelik takiplerin davacı yanın talebi üzerine bir müddet tedbiren durdurulduğu, böylece alacaklının alacağına kavuşmasının belli bir süre engellendiği, bu sebeple hükmedilen icra tazminatlarının yerinde olduğu gerekçesiyle; asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl birleşen davalarda davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK’nın 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş olmasına ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün HMK’nın 370/1. maddesi gereğince ONANMASINA, HMK’nın 373. maddesi uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 107,00 TL kalan onama harcının temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davacılardan alınmasına 27/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara