Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/15362 Esas 2022/9643 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/15362
Karar No: 2022/9643
Karar Tarihi: 29.06.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/15362 Esas 2022/9643 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/15362 E.  ,  2022/9643 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat davasının Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılaması sonucunda; davacının davasının kabulüne dair verilen kararın davalı vekilinin başvurusu üzerine yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince, davalı vekilinin itirazının kabulü ile davanın reddine dair verilen 03/03/2021 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    K A R A R
    Davacı vekili 07.08.2020 tarihli Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda; 09.04.2014 tarihinde davacının sürücüsü olduğu araç ile davalıya sigortalı aracın karıştığı çift taraflı kazada davacının yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, dava değerini 57.505,00 TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı vekili; başvurunun reddini talep etmiştir.
    Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davanın kabulü ile 57.505,00 TL tazminatın 09.07.2020 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine davalı vekilinin itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
    6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. 2-Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.3-Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesini içermektedir.
    2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun "Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı" başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
    Somut olayda kaza tarihi 09/04/2014 olup davacı tarafça tüm belgelerle birlikte davalı ... şirketine başvurulup, 07/08/2020 tarihinde de eldeki tahkim dosyasında davalı tarafça zararın tazmini talep edilmiştir.
    Uyuşmazlık hakem heyetince hükme esas alınan 17/06/2020 tarihli İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi Adli Tıp Anabilim Dalı Kurulu tarafından düzenlenen, Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre (yaptığı atıf nedeniyle bu yönetmeliğin %60 ve üstü maluliyet için belirleme yapma esasını kabul etmesi nedeniyle 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki cetvellerin kullanıldığı) belirlenen maluliyet oranına göre başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine, itiraz hakem heyetince, yapılan inceleme sonucunda, davacı tarafça sunulan raporun kazadan altı yıl sonra düzenlenmiş olduğu, başvuranın fiziki muayenesinin yapılmadığı, güncel muayenesi yapılarak maluliyet durumunun değerlendirildiği yeni bir rapor alarak Komisyona yeniden başvuru yapmasının yerinde olacağı ve bu raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle UHH kararının kaldırılması ile başvurunun usulden reddine karar verilmiştir.
    Eldeki dava HMK'nın yürürlüğünden sonra açılmıştır. HMK'nın 114. maddesinde dava şartları gösterilmiş, 115/2. maddesindeki “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklindeki düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir. HMK'nın 114. maddesinde gösterilen dava şartı olarak belirlenen bir çok hususun tarafça giderilebilecek bir noksanlık olarak görüldüğü madde gerekçesinden de anlaşılmaktadır. Aynı maddenin 2. fıkrası "Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu" belirtilmiştir. Dairemiz uygulamalarında sigorta davalarında örneğin dain-mürtehinden muvafakat alınması, İİK'nin 277. maddesinden kaynaklanan davada "aciz belgesi" gibi dava şartı olarak kabul edilen hususlarda bir eksiklik varsa dava usulden red edilmemekte bu eksiklik tamamlatılmaktadır.
    Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
    Maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta kaza tarihinin 09/04/2014 tarihi olmasına göre düzenlenecek raporun Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre (yaptığı atıf nedeniyle bu yönetmeliğin %60 ve üstü maluliyet için belirleme yapma esasını kabul etmesi nedeniyle 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki cetvellere göre) düzenlenmesi gerekir.
    Somut olayda da; davacı tarafça sigorta şirketine İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi Adli Tıp Anabilim Dalı Kurulunca düzenlenen 17/06/2020 tarihli Adli Kurul raporu ile başvurulduğu, anılan raporun olay tarihinde yürürlükte bulunan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik (yaptığı atıf nedeniyle bu yönetmeliğin %60 ve üstü maluliyet için belirleme yapma esasını kabul etmesi nedeniyle 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki cetvellerin kullanıldığı) hükümlerine göre, davacının muayenesi sonucunda ve 09.04.2014 tarihli kaza ile illiyet bağı kurularak düzenlendiği anlaşılmakla, İtiraz Hakem Heyetince, davalı vekilinin sair itirazlarının incelenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 29/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara