Esas No: 2021/26158
Karar No: 2022/9676
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/26158 Esas 2022/9676 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/26158 E. , 2022/9676 K.Özet:
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nin verdiği karar, bir alacak davasına ilişkindir. Davacı, üniversite hastanesinde çalışan öğretim üyelerinin özel sağlık kurumlarında çalışmaları nedeniyle doğan kamu zararının davalıdan tahsilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar vermiştir. Ancak, Yargıtay bu kararı bozmuştur. HMK 373/1. madde gereği Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılmış, İlk Derece Mahkemesi kararı ise HMK 371. maddesi uyarınca bozulmuştur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil hükümleri anlatılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 04/03/2020 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 07/10/2021günlü Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; davacı ...’nde 2017 yılında Sayıştay Başkanlığı denetçileri tarafından yapılan denetim sonucunda üniversite hastanesinde çalışmakta olan bazı öğretim üyelerinin üniversite ile herhangi bir kurumsal sözleşme imzalamadığı halde özel sağlık kurumlarında çalışmaya devam ettiklerini, bu sebeple özel sağlık kuruluşu tarafından çalıştırılan öğretim üyelerinin kurumsal sözleşme ücretinin üniversitesinin Döner Sermaya İşletme Müdürlüğü hesabına yatırılması gerekirken, bu ücretin doğrudan, kurumsal sözleşme olmadan çalışmış olan öğretim üyelerine verilmesi nedeniyle kamu zararının oluştuğunu, davalı ...'in de davacı Üniversite bünyesinde istihdam edildiği halde, davalı Memorial şirketine bağlı hastanede çalıştığını belirterek, 2013-2018 yılları arasında Üniversitesinin Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü hesaplarına yatırılması gereken kurumsal sözleşme ücretinin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; dava dilekçesine ekli olarak sunulan ayrıntılı hesaplama tablosunda, sözleşme yapılmaması nedeniyle kurumun mahrum kaldığı gelir tutarı olarak döner sermayeye ödenmesi gereken miktarın 461.363,04 olarak tespit edildiği, keza davacı kurumca dosyaya ibraz edilen Sayıştay raporunda da benzer bir hesaplama yapıldığı, bu itibarla davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş; hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, haksız fiil nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamı maddelerinde düzenlen haksız fiil hükümleri uyarınca, kusurlu ya da hukuka aykırı bir fiil ile bir başkasına zarar veren kimse, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören kişi, zararın varlığını ve kendisine zarar veren kimsenin kusurunu ispat ile mükelleftir. Zira hâkim verilecek tazminatın kapsamını ve ödenme şeklini belirlerken somut olayın özelliğini ve kusurun ağırlığını göz önüne alır. Eldeki davada, haksız fiilden kaynaklanan tazminat isteminde bulunulmuş olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçelerle davasını ispatlayamadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesinin incelenmesinden; davacının, davalıların haksız fiiline dayandığı anlaşılmakla, davacının haksız fiil nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı ve zararın kapsamı yargılamayı gerektirir niteliktedir. Bu itibarla, davanın esasına girilerek uyuşmazlığın çözümü gerekirken davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru olmayıp, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.