10. Hukuk Dairesi 2019/5087 E. , 2021/3776 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2014/1755-2016/243
Dava, aksi Kurum işlemlerinin iptali ile kesilen maluliyet aylığının yeniden bağlanması ve Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne davacının davalı Kuruma yersiz ödemeden doğan toplam borç miktarının 47.453,10 TL olduğunun tespitine, bu miktardan fazlasına ilişkin davalı kurum işleminin iptaline dair karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.03.2000 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanan davacının 01.03.2000-27.05.2007 ve 08.06.2007-28.08.2013 tarihleri arasında hizmet akdi ile fakat sosyal güvenlik destek primine tabi olarak 506 ve 5510 sayılı Yasa kapsamında çalışmalarının tespit edilmesi nedeniyle davalı Kurumca 24.08.2013 tarihli işlemle davacı hakkında 24.08.2003-24.08.2013 tarihleri arasında kalan ve davacıya ödenen aylıkların yersiz olması nedeniyle 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin “a” bendi kapsamında borç tahakkuk ettirildiği ve davacının da bu işleme karşı davasını açtığı anlaşılmakta olup, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, verilen kararın yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesinin birinci fıkrasında; “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler; a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b)Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır. Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır.” denilmekle Kurumca yersiz ödemelerin geri alınmasına ilişkin esas ve usuller belirlenmiştir.
Mahkemece, somut olayın özelliğine göre, 5510 sayılı Kanunun 96. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında uygulanması gerektiğine ilişkin yaklaşım yerinde ise de, hüküm kısmında faiz başlangıcına ilişkin belirlemenin yapılmamış olması, isabetsiz olduğu gibi, kurumun davaya konu borç bildirim belgesini davacıya tebliğ ettiğine dair tebliğ tebellüğ belgelerini ibraz edememesi karşısında, davacının ilgili borç bildirim belgesine karşı Kuruma vermiş olduğu 08.04.2014 tarihli itiraz dilekçesinin ıttıla tarihi olarak kabul edilerek; 5510 Sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin “b” bendine uygun şekilde bir karara verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.