Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/1270 Esas 2022/13373 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/1270
Karar No: 2022/13373
Karar Tarihi: 27.06.2022

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/1270 Esas 2022/13373 Karar Sayılı İlamı

2. Ceza Dairesi         2022/1270 E.  ,  2022/13373 K.

    "İçtihat Metni"


    Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ...’ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-b maddesi gereğince 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Mersin 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2013 tarihli ve 2012/820 esas, 2013/340 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 18/11/2021 gün ve 1352-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/01/2022 gün ve 2021/145916 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
    Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
    Dosya kapsamına göre, her ne kadar sanık hakkında ...'a yönelik hırsızlık suçundan 5237 sayılı Kanun'un 142/2-b maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmış ise de, yapılan yargılama sonucunda gerekçeli karar başlığında suçun dolandırıcılık olarak yazılmasını ve mahkemece eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğunun kabul edilmesini müteakip, bu kez hükmün hırsızlık suçundan kurularak 142/2-b maddesinin uygulandığı gözetildiğinde, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmasında isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
    Dosya kapsamına göre, sanık ...’ün yokluğunda verilen 05/03/2013 tarihli karar doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkartılıp 08/05/2013 tarihinde adresin kapalı olduğundan bahisle 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre muhtara tebliğ edilerek sanık hakkında anılan kararda yer alan mahkumiyet hükmünün 15/05/2013 tarihli kesinleştirme şerhi ile temyiz edilmediği belirtilerek kesinleştirildiği ve sonrasında sanığın vasisi olan eşinin vekalet verdiği Av. ...’nın 22/07/2013 tarihli temyiz isteminin de süresinde olmadığına dair 05/09/2013 tarihli ek kararın temyiz edilmediği anlaşılmakta ise de; sanığın 27/05/2013 tarihli dilekçesinin eski hale getirme ve temyiz istemlerini içerdiği, her ne kadar sanık tarafından Adalet Bakanlığı’na hitaben yazılması üzerine o dönem bu 27/05/2013 tarihli dilekçe ile ilgili olarak kanun yararına bozma talebi olduğu düşünülerek bu yönde değerlendirme yapılmış ise de; dilekçedeki anlatım dikkate alındığında sanığın temyiz talebi ile birlikte eski hale getirme isteminde bulunduğu ve 5271 sayılı CMK’nın 42. maddesinin 1. fıkrasında, “Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hale getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir” şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün temyizi aşamasında ileri sürülen eski hale getirme istemi hakkında Yargıtay ilgili ceza dairesince karar verilmesi gerektiği halde anılan eski hale getirme isteminin merciince incelenmediği, ayrıca 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun’un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın savunmasında bildirdiği ve bilinen son adresi olan...., Mah. .... Sk. No:..,/2 ..../...., adresine doğrudan MERNİS adresi olduğu belirtilerek gerekçeli karar tebliği yapıldığı ve UYAP kayıtlarında gerekçeli kararın tebliğ edildiği 08/05/2013 tarihinde sanığın Konya E Tipi Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olarak gözüktüğü anlaşılmakla; anılan sebeplerle gerekçeli karar tebliği işlemi geçersiz olduğundan ve eski hale getirme istemi merciince incelenmediğinden hükmün usulüne uygun kesinleşmediği belirlenmekle; kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, öncelikle sanığın eski hale getirme istemi hakkında Yargıtay ilgili ceza dairesince karar verilmesi sağlanıp usulüne uygun biçimde kesinleştirilmesinden sonra yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olup (MERSİN) 9. Asliye Ceza Mahkemesinin henüz kesinleşmeyen 05/03/2013 tarihli ve 2012/820 E., 2013/340 K. sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 27/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara