Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/3695 Esas 2022/10221 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3695
Karar No: 2022/10221
Karar Tarihi: 14.09.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/3695 Esas 2022/10221 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, doğum yapmak için gittiği hastanede doktorunun ısrarıyla sezaryenle doğum yapmak zorunda kaldığını fakat ameliyat sırasında doktorun ihmali nedeniyle karın boşluğunda yabancı bir cisim unutulduğunu, bunun sonucunda uzun ve eziyetli bir tedavi süreci geçirdiğini ve bedenen ve ruhen çöktüğünü iddia ederek davalılardan maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. İlk derece mahkemesince dava usulden reddedilmiştir. Davacı vekili, bu karara istinaf etmiştir ancak istinaf başvurusu da reddedilmiştir. Davacı vekili temyiz hakkını kullanmıştır. Yargıtay, dosyadaki delillerin ve kanuna uygun gerektirici nedenlerin incelendiğini, verilen kararda bir hata olmadığına karar vermiş ve mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.
HMK 114/(1)-b ve 115. maddeleri gereği, dava bakma görevi idari yargıya aittir ve bu nedenle dava usulden reddedilmiştir. Huzurda bulunan Temyiz Peşin Harcı kanun numarası 1319'dur.
4. Hukuk Dairesi         2022/3695 E.  ,  2022/10221 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki hizmet kusurundan kaynaklanan maddi, manevi tazminat istemine ilişkin mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    K A R A R
    Davacı vekili, davacının doğum yapmak üzere gittiği hastanede normal doğum yapmak istemesine karşın doktorunun ısrarı ile sezaryenle doğum yapmak zorunda kaldığını, 08/05/2004'de taburcu olduğunu, taburculuktan sonra yürümede sıkıntı yaşadığını, sürekli sancılandığını, yeni doğan çocuğuna bakmakta zorlandığını, doktora durumu bildirdiğinde herşeyin normal olduğu cevabını aldığını, acıların dayanılmaz hale gelmesi üzerine 25/06/2004 tarihinde hastaneye tekrar başvurduğunda aynı doktor tarafından yapılan tetkikler neticesinde sezaryen ameliyatı sırasında doktorun ihmal ve kusuru ile karın boşluğunda yabancı cisim unutulduğunun anlaşıldığını, tedavisinin uzun ve eziyetli sürdüğünü, dikişlerinin patladığını, iltihaplandığını ve yeniden ameliyat olmak zorunda kaldığını, Tıp Fakültesinde yapılan ikinci ameliyatında ise bağırsağında yırtılma oluşması neticesinde iltihabın vücuduna yayılması nedeniyle zehirlenmeye bağlı hayati tehlike yaşadığını, tekrar doğum yaptığı hastaneye gönderildiğini, yeniden ameliyat edilerek bağırsağının bir kısmının kesildiğini, ameliyat yerinin açık bırakılarak 2 hafta boyunca sürekli iç organlarının yıkandığını, yaranın sonradan kapatıldığını ve çok dikkatli olması, ağır kaldırmaması, fazla yürümemesi gerektiği, başka doktora da gitmeyerek aynı hastaneye gelmesi gerektiği yönünde davacıya uyarılarda bulunulduğunu, davacının genç yaşında birçok ameliyat geçirdiğini, ızdırap yaşadığını, vücudunda telafisi ve tedavisi mümkün olmayacak şekilde izler kaldığını, davacının bedenen ve ruhen çöktüğünü, malul olduğunu, iş güçten yoksun kaldığını, çocukları ile ilgilenemediğini, yeni doğan çocuğuna süt veremediğini, kendisine ve çocuklarına bakıcı tutulmak zorunda kalındığını, bu olaylardan önce el işleri ile para kazanarak katkıda bulunduğu ailesinin de davacının desteğinden yoksun kaldığını, yaşananlardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını iddia ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 2.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


    Davalı vekili; müvekkiline yönelik açılan davanın idari yargının görev alanına girdiğini, davacının hastaneye sevk edildiğinde genel durumunun kötü olduğunu, gereken müdahalelerin yapıldığını, ameliyat sonrasında davacının eşinin tedavi sürecinin ve masrafının üstesinden gelemeyeceklerini, Anadolu Hastanesine sevk edildiğinde orada hiçbir ücret alınmadan tedavinin yapılacağını bildirerek Anadolu Hastanesinden sağlanan ambulans ile oraya sevk edildiğini, müvekkili hastanede uygulanan teşhis ve tedavinin bilimsel ve teknolojik olanaklara uygun olarak gerektiği gibi yapıldığını, hizmet kusuru söz konusu olmadıkça idarenin sorumluluğunun da söz konusu olamayacağını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince; davaya bakma görevi idari yargıya ait olduğundan HMK 114/(1)-b ve 115. maddeleri gereği , yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, hizmet kusuru nedeniyle maddi, manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün HMK 370/1. maddesi gereğince ONANMASINA, HMK 373. maddesi uyarınca dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 80,70 TL temyiz peşin harcının onama harcına mahsubuna 14/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara