Esas No: 2021/26059
Karar No: 2022/10594
Karar Tarihi: 19.09.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/26059 Esas 2022/10594 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/26059 E. , 2022/10594 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kurum zararından kaynaklanan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından istinafa başvurulması üzerine; davacı tarafın istinaf başvurusunun usulen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargı yolu yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi sonucunda kararın Dairemizce bozularak Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi sonucunda kararın Dairemizce bozularak tekrar Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, 6100 sayılı HMK’nun 373/5. maddesi gereği temyiz dilekçesi kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Hükmüne uyulan Dairemizin 10/03/2021 gün, 2020/3536 E-2021/1100 K sayılı ilamında “…Somut olayda öncelikle, bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek yeniden kurduğu hükmün Yargıtay’ca bozulduğu durumlarda, bozma ilamına uyulmasına karar veren bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesinin ne şekilde karar vermesi gerektiğinin çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 22/07/2020 tarihinde resmi gazetede yayımlanan 7251 sayılı Kanun ile değişmeden önceki halinde bölge adliye mahkemelerince istinaf aşamasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller ve karar şekilleri 353. maddede; duruşmalı inceleme yapılması gereken haller ise 356. maddede düzenlenmiş, ancak duruşma açıldıktan sonra 352. ve 353. maddelerdeki hallerin mevcudiyetinin tespiti halinde ne şekilde karar verileceği hususunda açık bir hükme yer verilmemiştir. Uygulamada Dairemizce (2018/2607 Esas - 2020/146 Karar) ve diğer Yargıtay Dairelerince (11. HD 2019/2376 Esas - 2020/155 Karar) bölge adliye mahkemesince duruşma açılması durumunda açık olarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmemiş olsa da, duruşma açılması ile ilk derece mahkemesi kararının zımnen kaldırılmış olacağı, dolayısıyla duruşma açılmasına karar veren bölge adliye mahkemesince duruşmalı inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu kanaatine varılsa bile duruşma yapılmadan karar verilebilecek halleri ve karar şeklini düzenleyen 353. madde uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde karar verilemeyeceği, hükmün yeniden tesis edilmesi gerektiği içtihadında bulunulmuştur. 22/07/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun’un 36 maddesi ile 6100 sayılı HMK’nın 356. maddesi başlığı ile birlikte değiştirilmiş ve değişiklikle; duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi, HMK 352 ve 353 maddelerde dahil olmak üzere, istinaf başvurusunu esastan reddetmek veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dahil gerekli kararları verir; düzenlenmesine yer verilmiştir. Yasa değişikliği ile duruşma açılması ile birlikte ilk derece mahkemesi kararının zımnen kalkacağı yönündeki yargısal görüşler benimsenmemiş, bölge adliye mahkemesine duruşmalı inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararının yerindeliğini tespit etmesi durumunda başvuruyu esastan reddetme imkanı tanınmıştır. Hiç şüphesiz bu durum ancak ilk derece mahkemesi kararının bölge adliye mahkemesince açıkça kaldırılmadığı yani ilk derece mahkemesince verilen kararın halen ayakta olduğu haller için geçerlidir. Oysa, ilk derece mahkemesince verilen hükmün, bölge adliye mahkemesince kaldırılması halinde hukuk dünyasında geçerli ve sonuç doğurabilir bir ilk derece mahkemesi kararından söz etmek artık mümkün değildir. Keza, temyiz incelemesine tabi tutulan istinaf mahkemesi kararının bozulması halinde de bölge adliye mahkemesi kararının ayakta olmayacağı açıktır. Şu halde, bölge adliye mahkemelerince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması suretiyle yeniden hüküm kurulmasına dair ilamların Yargıtay’ca bozmaya konu edilmesi halinde, bozma ilamına uyulmasına karar veren bölge adliye mahkemesince bu kez hukuken var olan, kanun yolu ile bozma/kaldırma ilamına konu edilmemiş ve uygulama imkanı bulunan yeni bir hüküm kurulmalıdır. Tüm bu nedenlerle, bozma öncesi ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp esas hakkında hüküm veren bölge adliye mahkemesince, bozma ilamı doğrultusunda yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken somut olayda uygulama imkanı bulunmayan HMK 353/1-b,1. maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine dair karar verilmesi yerinde değildir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararının öncelikle bu nedenle HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekir.” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararı bozulmuş, dava dosyası karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.
Bozmaya uygun yapılan yargılama neticesinde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince davanın kısmen kabulüne, 42.210,09 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, söz konusu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, ve 492 Sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacıdan harç alınmamasına , 19/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.