Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/3225 Esas 2022/14251 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/3225
Karar No: 2022/14251
Karar Tarihi: 07.09.2022

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/3225 Esas 2022/14251 Karar Sayılı İlamı

2. Ceza Dairesi         2022/3225 E.  ,  2022/14251 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Mala zarar verme, hakaret, tehdit, kamu malına zarar verme, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, görevi yaptırmamak için direnme
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Kamu malına zarar verme suçu yönünden katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan ve 5271 sayılı CMK'nın 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyiz hakkı bulunduğu belirlenen müşteki İçişleri Bakanlığının, duruşmadan usulüne uygun haberdar edilmediği, yapılan iade işlemi üzerine müşteki İçişleri Bakanlığı vekilinin 01/04/2022 tarihli dilekçesi ile hükmü temyiz ettiği anlaşılmakla, müşteki kurumun 5271 sayılı CMK'nın 260/1. madde ve fıkrası uyarınca yasa yollarına başvurma hakkı bulunduğu ve müşteki İçişleri Bakanlığı vekilinin temyiz isteminin, sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan kurulan hükme ilişkin olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
    Katılanlar ... ve ...’a yönelik hakaret ve tehdit suçlarının, mala zarar verme suçu ile birlikte işlenmiş olması nedeniyle CMK’nın 251/8. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi olmadığı anlaşıldığından, tebliğnamede bu yöndeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 15/04/2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
    1- Kamu malına zarar verme suçundan kurulan hüküm yönünden, suçtan zarar gören kurumun duruşmadan haberdar edilip iddia ve delillerini sunma ve davaya katılma olanağı sağlanarak, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, iddia hakkı kısıtlanmak suretiyle CMK’nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması,
    2- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141, CMK'nın 34/1, 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay'ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve ulaşılan kanaat, sanığın katılanlar ... ve ...’a yönelik hakaret ve tehdit suçları yönünden suç oluşturduğu sabit görülen fiilleri ve bunların nitelendirilmesinin belirtilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması, zincirleme suç hükümleri koşullarının oluşup oluşmadığı da değerlendirilerek sanığın hangi kelimeleri kullanarak hangi katılana yönelik atılı suçları işlediğinin açıklanması gerektiği gözetilmeden, sanığın katılanları tehdit ettiği ve katılanlara hakaret ettiği şeklinde genel ve soyut anlatım ile sanık hakkında katılanlar ... ve ...’a yönelik hakaret ve tehdit suçlarından yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hükümler kurulması,
    3- Katılanlar ... ve ...’a yönelik olarak; suç tarihinde uzlaşma kapsamında olmayan TCK'nın 151/1. ve 106/1-1. maddelerinde düzenlenen mala zarar verme ve tehdit suçları ile uzlaşma kapsamında olan hakaret suçunun birlikte işlenmesi nedeniyle uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı ancak, hükümden sonra 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığın eylemlerine uyan TCK'nın 151/1. ve 106/1-1. maddelerinde düzenlenen mala zarar verme ve tehdit suçlarının uzlaşma kapsamına alındığı nazara alınarak, hakaret, tehdit ve mala zarar verme suçlarından uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    4- Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/13-293 Esas, 2013/297 Karar sayılı ve 11/06/2013 tarihli kararında da kabul edildiği üzere TCK'nın 43. maddesinin ikinci fıkrası; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın anılan Kanun’un 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür.
    Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanığın karakolda bulunduğu sırada müşteki ...’ya hakaret ettikten kısa bir süre sonra müşteki ...’a hakaret ettiği ve daha sonra da müşteki ...’a hakaret ettiğinin anlaşılması karşısında, aynı olayın devamı kapsamında aynı yer ve zaman dilimi içerisinde gerçekleştirilen hakaret suçunun, hukuken tek bir fiille gerçekleştirildiği, sanık hakkında, TCK’nın 125/3-a. maddesi uyarınca tek ceza verilip, bu cezanın aynı Kanun’un 43. maddesi uyarınca arttırılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde her bir müşteki polis için ayrı ayrı hakaret suçundan ceza verilmesi,
    5- Yukarıdaki açıklamalar ışığında, sanığın görevi yaptırmamak için direnme eylemini de birden fazla görevliye karşı bir suç işleme kararı kapsamında tek bir fiil ile gerçekleştirmesi karşısında, sanık hakkında, TCK’nın 265/1. maddesi uyarınca tek ceza verilip, bu cezanın aynı Kanun’un 43. maddesi uyarınca arttırılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde ayrı ayrı görevi yaptırmamak için direnme suçundan cezalar verilmesi,
    6- Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan Antalya 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/04/2010 tarihli, 2010/32 Esas, 2010/209 Karar sayılı ilamına konu mala zarar verme suçundan aldığı mahkumiyet hükmü tekerrüre esas alınarak, sanık hakkında TCK'nın 58. maddesi uygulanmış ise de; 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa'nın 34.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253.maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığın eylemine uyan TCK'nın 151/1. maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçunun uzlaşma kapsamına alındığı nazara alındığında, yapılacak uyarlama yargılaması sonucunda uzlaşmanın sağlanması halinde bu suçun tekerrüre esas alınamayacağı gözetilerek, anılan ilamın tekerrüre esas olup olmayacağının uyarlama yargılaması neticesine göre değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ile müşteki İçişleri Bakanlığı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hakaret, tehdit ve kamu malına zarar verme suçlarından kurulan hükümler yönünden diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebeplerden dolayı kısmen istem gibi BOZULMASINA, 07/09/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara