Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/4273 Esas 2020/3057 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4273
Karar No: 2020/3057
Karar Tarihi: 02.07.2020

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/4273 Esas 2020/3057 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi         2019/4273 E.  ,  2020/3057 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
    TÜRK MİLLETİ ADINA


    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi ve davalılardan ... vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
    KARAR
    Dava, davacı 1982 yılından 16/07/2008 tarihine kadar davalıya ait iş yerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, Dairemizin 06/07/2017 tarih 2016/15536 Esas 2017/5769 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ; Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile, davacının davalı ... sicil numaralı iş yerinde 01.07.1982-16.07.2008 tarihleri arasında toplam 9.292 gün süre ile asgari ücret ile çalıştığının tespitine, bu dönemde 8.384 günün kuruma eksik bildirildiğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. ve 5510 sayılı Yasanın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa"da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasadan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasası’nın 297/son maddesi ile “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre hüküm fıkrasının infaza elverişli ve açık olması gerekmektedir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının hizmet tespitine yönelik talebinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı ve çalışma olgusunun yöntemince araştırılıp araştırılmadığı noktasında toplanmaktadır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden , davalı işveren tarafından davacı adına düzenlenen işe giriş bildirgesinin bulunmadığı gibi, Kuruma bildirilen hizmetinin de bulunmadığı, davacının tespitini istediği süreçte dava dışı işyerlerinden ev hizmetlerinde geçen hizmet bildirimlerinin bulunduğu , ... 10.Tanker Üs Komutanlığınca gönderilen giriş-çıkış çizelgelerinde davacının üsse giriş-çıkışlarının 2003-2008 süresince düzenli olduğu, dinlenen tanıkların çalışmayı doğruladıkları anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, mevcut hizmet bildirimleri kesintisiz olmadığı halde davacıya boşluk olan dönemlerde hangi işveren nezdinde çalıştığı sorulmadan , hizmet akdi süresince ücreti kimden aldığı belirlenmeden, iddia edilen dönemde kesintisiz bir çalışma olup olmadığı değerlendirilmeden ve kesintili çalışma olgusu araştırılmadan, kesintili süre var ise hak düşürücü süre değerlendirilmeden sonuca gidilmesi hatalıdır.Yapılacak iş, davacıya boşluk olan dönemlerde kimin yanında çalıştığını, ücreti kimden ve ne şekilde aldığını sormak, hak düşürücü süre yönünden ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre infaza elverişli şekilde karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O hâlde, davalı Kurum ve davalı işveren vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden
    ..."e iadesine 02/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara