Esas No: 2015/1996
Karar No: 2015/3797
Karar Tarihi: 13.10.2015
Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/1996 Esas 2015/3797 Karar Sayılı İlamı
- RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK
- ZİNCİRLEME SUÇ
- ÜZERLERİNDE FARKLI TANZİM TARİHİ YAZAN SENETLERİN, DEĞİŞİK TARİHLERDE DÜZENLENDİĞİNE İLİŞKİN KESİN DELİL BULUNMAMASI
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 43
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 61
"İçtihat Metni"
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nun "Kamu güvenine karşı suçlar" bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan "resmi belgede sahtecilik" suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği, ayrıca 5237 sayılı TCK"nun 43. maddesinde "değişik zamanlarda" denildiğinden, aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça lişikin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı cihetle,
Sanığın, üzerlerinde farklı tanzim tarihleri yazsa da, değişik tarihlerde düzenlendiğine ilişkin kesin delil bulunmayan suça konu senetleri, bankaya farklı tarihlerde verdiğine ilişkin bir tespit bulunmadığı gibi, Akbank Türk A.Ş. Aksaray Şubesi"nin 03.02.2010 günlü yazısında; S.. Ü.. ve M..İ.. ile ilgili senetlere rastlanılamadığı belirtilip, yalnızca H.. G..ve N.. D..ile ilgili senetlerden bahsedilerek, "senetlerin aynı anda verilip verilmediği tarafımızca bilinmemektedir" denilmiş olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi bakımından, suça konu senetlerin bankaya aynı anda mı yoksa değişik zamanlarda mı verildiği hususunun sanıktan da sorularak tespitine çalışılması, tereddüt doğması halinde gerekirse bankadan, Serdar Ülger ve Mustafa İrez ile ilgili senetler yönünden, bankaya veriliş tarihleri ile ilgili bir kayıt bulunup bulunmadığının yeniden sorulması ve sonucuna göre farklı tarihlerde bankaya verildiğinin kesin olarak belirlenememesi halinde olayda TCK"nun 43/1. maddesinin uygulanma koşulları oluşmayacağından, sanık hakkında tek bir resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurularak, suça konu senet sayısının ise TCK"nun 61. maddesinin uygulanması sırasında temel ceza tayininde dikkate alınması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma sonucu, zincirleme suç koşullarının oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmeden, yazılı şekilde suçun zincirleme olarak işlendiğinin kabulü ile TCK"nun 43/1. maddesi uyarınca uygulama yapılması,
Yasaya aykırı sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 13.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.