Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/4273 Esas 2022/14970 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/4273
Karar No: 2022/14970
Karar Tarihi: 19.09.2022

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/4273 Esas 2022/14970 Karar Sayılı İlamı

2. Ceza Dairesi         2022/4273 E.  ,  2022/14970 K.

    "İçtihat Metni"

    Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 165/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 5 ay hapis ve 60,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/07/2010 tarihli ve 2010/81 esas, 2010/511 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 24/10/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile uzlaşma hükümlerinde yapılan değişiklik nedeniyle hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek, infazın durdurulup durdurulmayacağına dair bir karar verilmesi yönündeki talebin kabul edilerek infazın durdurulmasına ve dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesini takiben, taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığından bahisle ilamın aynen infazına dair İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/04/2020 tarihli ve 2010/81 esas, 2010/511 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair mercii İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/05/2020 tarihli ve 2020/584 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 08/04/2022 gün ve 4422/2022 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/05/2022 gün ve 2022/57303 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
    Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
    02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır." şeklindeki,
    Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez." şeklindeki,
    Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, "Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez." şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
    Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin bulunması halinde 7201 sayılı Kanun'un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması, mernis adresinin bulunmaması halinde ise önceden usulü ile tebliğ yapılmış adresi var ise o adrese anılan Kanun'un 35. maddesine göre, böyle bir adres de mevcut değil ise ilanen tebliğ yapılarak tebligat işlemlerinin sonuçlandırılması gerektiği,
    Dosya kapsamına göre, İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/04/2020 tarihli ek kararına konu 02/03/2020 tarihli uzlaşma raporunda müştekinin ".... Mahallesi ..... Sokak No:33 .../İzmir" ve "... Mahallesi .... Sokak No:70 D:1 ..../İzmir" adreslerine tebligat yapılmasına rağmen müştekiye ulaşılamadığından bahisle uzlaşma sağlanamadığı belirtilmiş ise de, anılan suçun 24/10/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi uyarınca uzlaşma kapsamına alınmasından önce müştekinin 02/05/2017 havale tarihli dilekçesi ile uzlaşmak istediğini, adresinin ".... Mahallesi .... Sokak No:83/7 ... /İzmir" olduğunu belirttiği, uzlaştırmacı tarafından tebligat yapılan adreslerin müştekinin iletişim adresi olarak belirttiği yerden farklı olduğu, kaldı ki müşteki aynı dilekçesi ile iletişim numaralarını da belirttiği, müştekinin belirttiği adrese tebliğ yapması gerektiği cihetle, müştekiye usulüne uygun uzlaşma teklifi yapılmadığı gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
    Olay tarihinde, İzmir İli Buca İlçesinde bulunan Şirinyer Semt Pazarında alışveriş yapan müştekinin cep telefonunun, 18/03/2009 günü saat 16.30 sıralarında üzerinde taşıdığı çantasının içinden çalındığı, yapılan araştırmada TİB kaydına göre suça konu cep telefonunun aynı gün saat 18.53’te sanık ... tarafından kendisi adına kayıtlı hat takılarak kullanıldığının tespit edildiği, sanığın soruşturma aşamasındaki ifadesinde, suça konu cep telefonunu kullanmadığını belirttiği, kovuşturma aşamasında ise söz konusu telefonu İzmir ili Konak İlçesine bağlı .... Mahallesinde ismini bilmediği bir şahıstan satın aldığını, on gün kadar kullandığını, daha sonra da başka bir şahısla takas yaptığını, ancak bu alım satımlar esnasında herhangi bir belge alıp vermediğini savunduğu anlaşılmakla; suça konu cep telefonunun 18/03/2009 tarihinde saat 16.30 sıralarında çalınmasından çok kısa bir süre sonra ilk kez saat 18.53’te ve sonrasında da sanık tarafından kullanılması ve telefonun çalınmasından bu kadar kısa bir süre sonra sanığa satılmasının hayatın olağan akışına aykırı bulunması karşısında, sanığın suça konu telefonu kimlik ve adres bilgisi veremediği birinden satın aldığına dair suçtan kurtulmaya yönelik olduğu anlaşılan soyut nitelikteki savunmasına itibar edilemeyeceğinden eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanığın soyut nitelikteki savunmasına itibar edilmek suretiyle suçun hukuki nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek 5237 sayılı TCK’nın 165/1. maddesi uyarınca hüküm kurulması hususu da belirlenmiş olup, bu yönden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 19/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara