Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/4098 Esas 2022/14967 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/4098
Karar No: 2022/14967
Karar Tarihi: 19.09.2022

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/4098 Esas 2022/14967 Karar Sayılı İlamı

2. Ceza Dairesi         2022/4098 E.  ,  2022/14967 K.

    "İçtihat Metni"

    Bina içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçundan sanık ...’ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 168 ve 62. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/06/2012 tarihli ve 2012/205 esas, 2012/784 sayılı kararının itiraz edilmeden 10/09/2012 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 18/12/2012 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b, 168 ve 62. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/01/2016 tarihli ve 2015/399 esas, 2016/22 kararının Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 14/09/2020 tarihli ve 2020/8395 esas, 2020/7456 karar sayılı ilâmı ile bozulmasını takiben, açılan kamu davasının zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle düşürülmesine dair Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2021 tarihli ve 2020/449 esas, 2021/304 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 15/03/2022 gün ve 21012/2021 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/04/2022 gün ve 2022/43523 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
    Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
    Dosya kapsamına göre, sanık ...'ün gündüz saatlerinde müşteki ....'ın evinden suça konu cep telefonunu çalması şeklinde gerçekleşen eyleminin, 5237 sayılı Kanun'un 142/1-b maddesi ile 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 62. maddesi ile eklenen 5237 sayılı Kanun'un 142/2-h maddesinde düzenlenen suçları oluşturduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 7/2 ve 5252 sayılı Kanun'un 9. maddeleri uyarınca yapılan değerlendirmede, dava zamanaşımı bakımından, 5237 sayılı Kanun'un 142/1-b maddesindeki hırsızlık suçu için öngörülen cezaların türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun'un 66/1-e maddesinde belirtilen 8 yıllık dava zamanaşımının, 6545 sayılı değişikliği ile anılan Kanun'un 142/2-h maddesine göre belirlenen 15 yıllık dava zamanaşımından daha lehe olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
    Dosya kapsamına göre; sanık hakkında nitelikli hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 142/1-b maddesi uyarınca kamu davası açıldığı, müsnet suça ilişkin 5237 sayılı Kanun'un 66/1-e maddesinde öngörülen olağan dava zamanaşımı süresinin 8 yıl, olağanüstü dava zamanaşımı süresinin ise 12 yıl olduğu, dava konusu olayda suç tarihinin 05/02/2012, iddianame düzenlenme tarihinin 22/02/2012 ve sanığın yargılama esnasında savunmasının alındığı tarihin ise 08/06/2012 olduğu ve zamanaşımı süresinin bu tarihte kesildiği, sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 10/09/2012 tarihinde kesinleştiği, zamanaşımı süresinin bu tarihten denetim süresi içinde işlediği kasıtlı suç tarihi olan 18/12/2012 tarihine kadar durduğu, denetim süresi içinde işlediği kasıtlı suçtan dolayı hakkındaki hüküm açıklanarak Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/01/2016 tarihli ve 2015/399 esas, 2016/22 sayılı kararı ile mahkumiyetine karar verildiği, 5237 sayılı Kanun’un 67/2-d maddesinde yer alan “Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi, Halinde, dava zamanaşımı kesilir.” hükmü gereğince Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13/01/2016 tarihli mahkumiyet kararı ile zamanaşımının kesildiği, 13/01/2016 tarihinde zamanaşımı süresi son kez kesildikten sonra süreyi kesen başkaca bir işlemin bulunmadığı anlaşılmakla, bu tarihten itibaren 26/03/2021 tarihli karara kadar 8 yıllık olağan dava zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı, suç tarihi olan 05/02/2012 tarihinden itibaren 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin de aynı şekilde henüz dolmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
    5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin 8. fıkrasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve maddenin 11. fıkrasında, denetim süresi içinde kasten yeni suç işlenmesi halinde mahkemece hükmün açıklanacağı düzenlenmiş olup, duran zamanaşımının, denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı, dosya kapsamına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 10/09/2012 tarihi itibariyle duran zamanaşımının 26/01/2015 tarihinde kesinleşen sonraki mahkumiyete konu suçun işlendiği 18/12/2012 günü yeniden işlemeye başladığı ve sanık hakkında hüküm açıklama yargılaması sonucu verilen 13/01/2016 tarihli mahkumiyet kararının 5237 sayılı TCK’nın 67/2-d. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 66/1-e maddesine göre hesaplanan 8 yıllık zamanaşımını kestiği belirlenerek yapılan incelemede;
    Suç tarihi olan 05/02/2012 tarihinde sanık ...’ün, gündüz saat 15.30 sıralarında, müştekinin evinden bir adet cep telefonunu çalması biçiminde gerçekleşen hırsızlık suçundan eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesinde öngörülen cezanın üst sınırına göre, aynı Kanun’un 66/1-e, 67/4. maddelerine göre hesaplanan 8 yıl ve 12 yıllık zamanaşımı süreleri dolmadığı halde, 8 yıllık zamanaşımının gerçekleştiğinden bahisle sanık hakkında hırsızlık suçundan açılan kamu davasının yazılı şekilde düşürülmesine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (ANTALYA) 9. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 26/03/2021 tarihli ve 2020/449 E., 2021/304 K. sayılı hükmün belirtilen nedenle 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA, 19/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara