Esas No: 2022/5284
Karar No: 2022/15962
Karar Tarihi: 03.10.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/5284 Esas 2022/15962 Karar Sayılı İlamı
2. Ceza Dairesi 2022/5284 E. , 2022/15962 K."İçtihat Metni"
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 165/1, 50/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.600,00 Türk Lirası ve 100,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Konya 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/05/2017 tarihli ve 2017/323 esas, 2017/406 sayılı kararının, ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 30/10/2017 tarihli ve 2017/2213 esas, 2017/2137 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek kesinleşmesini müteakip, 24/10/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile uzlaşma hükümlerinde yapılan değişiklik nedeniyle Mahkemesince hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesini takiben, taraflar arasında uzlaşma sağlandığından bahisle davanın düşürülmesine dair Konya (Kapatılan) 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2020 tarihli ve 2017/323 esas, 2017/406 sayılı karar aleyhine kanun yararına bozma talebinde bulunulması üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonunda; 28/03/2022 tarihli ve 2022/486 Esas - 2022/5923 Karar sayılı ilam ile “24/10/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinde yapılan değişiklik sonucu hükümlü ...’ın mahkumiyetine konu suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması sebebiyle uyarlama talep edilmesi üzerine dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi sonrasında, taraflar arasında uzlaşma sağlandığından bahisle düşme kararı verilmiş ise de; dosya içerisinde yer alan 2019/8117 numaralı uzlaştırma raporunda, müştekinin uzlaşmak için hükümlüden Şehit Aileleri Derneği’ne 500,00 TL bağış yapmasını istediğinin, ancak hükümlünün edimsiz uzlaşmak istemesi nedeniyle taraflar arasında uzlaşmanın sağlanamadığının belirtilmiş olması karşısında, mahkumiyete konu cezanın aynen infazına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde düşme kararı verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden (KONYA-Kapatılan-) 16. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 17/04/2020 tarihli ve 2017/323 E., 2017/406 K. sayılı ek kararın belirtilen nedenle 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA,” şeklinde verilen karara karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/06/2022 tarihli ve 2021/136657 sayılı ve “İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; hükmün kesinleşmesinden sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle kesin hükümde değişiklik oluşturan yeni hüküm aleyhine kanun yararına bozma yoluna başvurulması halinde, verilen kanun yararına bozma kararının hükümlü aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağının belirlenmesine, buna bağlı olarak da somut olayda hükümlü hakkında CMK nın 309/4-c maddesinin uygulanma olanağı bulunup bulunmadığının saptanmasına ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle, kesinleşmiş hükümlerde lehe yasanın uygulanmasına ilişkin yapılan yargılamanın niteliğini belirlemekte yarar bulunmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Yasasının “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesinde, ceza hukukunun en önemli ilkesi olan, ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin, ileriye etkili olma prensibi ile bu ilkenin istisnasını oluşturan, failin lehine olan yasanın geçmişe etkili olması, “geçmişe etkili uygulama” veya “geçmişe yürürlük” ilkesine yer verilmiştir.Bu ilke uyarınca, suçtan sonra yürürlüğe giren ve fail lehine hükümler içeren yasa, hükümde ve infaz aşamasında dikkate alınmalıdır.
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu’nun 27.12.2005 gün ve 162-173 sayılı kararında belirtildiği üzere, sonradan yürürlüğe giren yasanın suçun unsurlarını değiştirmesi, suça etkili halleri yeniden düzenlemesi, ceza miktarlarını öncekinden farklı alt ve üst sınırlar arasında belirlemesi gibi nedenlerle, önceki suç bakımından doğurduğu sonucun bir mahkeme kararı ile saptanması gerekir. Bu durumda “mahkumiyet hükmünde değişiklik yargılaması” veya kısaca “uyarlama yargılaması” denilebilecek bir yargılama faaliyetine ihtiyaç vardır. Her yargılama faaliyeti gibi bu da bir davanın varlığını gerektirir. “uyarlama yargılaması” infaz yeteneği bulunan bir hükmün, sonradan yürürlüğe giren lehe yasanın hükümlü lehine uygulanmasından ibarettir.
Bu belirlemeler ışığında, infaza ilişkin olan bu kararların kazanılmış hak kavramına konu olup olamayacağı sorununa gelince;
Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarında, hükümlerde yer alan infaza yönelik uygulamalar ya da infaz aşamasında bu konuda verilen kararlar, kazanılmış hak ilkesinin dışında tutulmuştur. Bu husus 23.09.2003 gün ve 160-216 ve 08.10.2002 gün ve 179-354 sayılı kararlarda vurgulandığı gibi;
24.4.1950 gün ve 324-124 sayılı kararda; “Ceza Muhakemeleri Usulü Yasamızın 403. maddesine göre verilen içtima kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağı,
21.3.1977 gün ve 103-126 sayılı kararda; “infaza ilişkin bulunan hususların kazanılmış hakka konu olamayacağı” belirtilmekte,28.3.1988 gün ve 40-137 sayılı kararda da: “Yerel Mahkemenin 11.6.1980 gün ve 9-103 sayılı kararında, iki ayrı adam öldürme suçuna ilişkin olarak sanığa verilen cezalardan Türk Ceza Kanununun 59. maddesi ile indirim yapılmış ve re’sen temyiz incelemesine tabi olan bu hüküm yalnız sanık tarafından temyiz edilmiştir. Sanığa bu eylemlerinden dolayı tayin olunan müebbet ağır hapis cezaları Türk Ceza Kanununun “Birinci Kitap”ının “Suç ve Cezaların İçtimaı” başlıklı “Yedinci Bap”ında yer alan 70. maddesiyle içtima ettirilmesi sonucu sanığa “idam” cezası verilmişse de; infaza ilişkin olması nedeniyle, bu maddenin uygulanması suretiyle verilen kararlar, CMUK’nun 326/son maddesi kapsamında mütalaa edilemez. Başka bir deyişle, kazanılmış hakka (aleyhe bozma yasağı) konu olamaz.” denilmektedir.
Görüldüğü gibi yerleşmiş yargısal kararlarda, infaza ilişkin verilen kararların, “aleyhe sonucu değiştirmeme” ya da “kazanılmış hak” ilkesine konu olamayacağı kabul edilmektedir.
Öte yandan aleyhe sonucu değiştirmeme ilkesinin yer aldığı yasal düzenleme incelenirse; Aleyhe sonucu değiştirmeme ilkesi, CYUY.nın 326. maddesinin 4. fıkrasında, “Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291’inci maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tâyin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan maddede aleyhe sonucu değiştirmeme ilkesi görüldüğü üzere “sanıklar” yönünden kabul edilmiştir. Sanık ise, hakkında henüz kesinleşmiş bir hüküm bulunmayan kişidir. Halbuki uyarlama yargılaması, hakkında kesinleşmiş ve infaz yeteneği bulunan bir hüküm verilmiş kişiler için söz konusudur. Bu nedenle hükümlüler hakkında aleyhe sonucu değiştirmeme ya da uygulamadaki adıyla kazanılmış hak ilkesinin uygulanması yasal düzenlemeler yönünden de söz konusu olamaz.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/06/2006 gün ve 2006/10-124-165, 04/072006 gün ve 2006/10-128-177 sayılı kararlarında, kesin hükümde değişiklik yargılaması (uyarlama yargılaması) sonucu verilen hükümler ile tayin olunan cezaların kazanılmış hak oluşturmayacağı, bu hükümler yönünden cezanın aleyhe değiştirme ilkesinin uygulanamayacağı kabul edilmiştir. ...Kesin hükümde değişiklik yargılaması sonucu verilen yeni hükümler, infaz aşamasında ve infaza ilişkin hükümlerden olması nedeniyle "aleyhe sonuç doğurmama ilkesi" bu hükümler yönünden geçerli değildir. Bu itibarla, uyarlama kararlarına karşı hükümlü aleyhine kanun yararına bozma yoluna başvurulması halinde verilen kanun yararına bozma kararı hükümlüler açısından aleyhe sonuç doğurur. Bu durumda, ilgili dairece hükmün kanun yararına bozulmasına karar verilmesi ile yetinilmesi, bozma sonrasında ilk kesinleşmiş hükümdeki cezayı aşmamak koşuluyla daha ağır cezanın hükmü veren ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilmesi gerekmektedir. Bozma sonrası Yargıtay ilgili dairesinin işin esasına hükmetme hak ve yetkisinin kaldırılması veya daha hafif bir ceza verilmesi ile sınırlı olmasından dolayı, Yargıtay özel dairesinin daha ağır bir cezayı hükmetme yetkisi bulunmamaktadır. Ceza Yargılaması Hukukunda Kanun Yararına Bozma, A. Aydın Kuyucu, Sayfa 198-199-200)
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/01/2017 gün ve 2006/4-348 esas -2007/6 karar sayılı kararında:
"Mahkûmiyet hükmünde değişiklik yargılaması sonucunda verilen yeni hükümlerin, infaz aşamasında verilen ve infaza ilişkin hükümlerden olması nedeniyle, “aleyhe sonuç doğurmama ilkesi”nin bu hükümler bakımından geçerli olamayacağı gözetilmeden, Özel Dairece, hükmün aleyhe sonuç doğurmamak üzere yasa yararına bozulmasına karar verilmesi de isabetsiz bulunmuştur. " şeklinde tespitte bulunulmuştur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'un 165/1, 50/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.600,00 Türk lirası ve 100,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Konya 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/05/2017 tarihli ve 2017/323 esas, 2017/406 sayılı kararının, ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 30/10/2017 tarihli ve 2017/2213 esas, 2017/2137 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek kesinleşmiştir. 24/10/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile uzlaşma hükümlerinde yapılan değişiklik nedeniyle Mahkemesince hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek dosya uzlaştırma bürosuna gönderilmiş, Konya (Kapatılan) 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2020 tarihli ve 2017/323 esas, 2017/406 sayılı kararı ile, taraflar arasında uzlaşma sağlandığından bahisle davanın düşürülmesine karar verilmiştir. Dosya içerisinde yer alan 2019/8117 numaralı uzlaştırma raporu incelendiğinde müştekinin uzlaşmak için hükümlüden Şehit Aileleri Derneği’ne 500,00 TL bağış yapmasını istediği, ancak hükümlünün edimsiz uzlaşmak istemesi nedeniyle taraflar arasında uzlaşmanın sağlanamadığı belirtilmiştir. Bu durumda mahkumiyete konu cezanın aynen infazına karar verilmesi gerekirken düşme kararı verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görülüp (KONYA-Kapatılan-) 16. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 17/04/2020 tarihli ve 2017/323 E., 2017/406 K. sayılı ek kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere bozulmasına karar verilmiş ise de,
Kanun yararına bozma istemine konu karar, gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle kesin hükümde değişiklik oluşturan yeni hüküm, bir başka deyişle uyarlama sonucu verilen "düşme" kararıdır. İnfaz aşamasında verilen bu hüküm yönünden “aleyhe sonuç doğurmama ilkesi”nin geçerli olamayacağı gözetilmeden, Özel Dairece, hükmün "aleyhe sonuç doğurmamak üzere" yasa yararına bozulmasına karar verilmesinin isabetli olmadığı değerlendirilerek, 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesi uyarınca olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.” şeklindeki gerekçeyle İTİRAZ KANUN yoluna başvurulması üzerine, dosya Dairemize gönderilmekle, 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin, 6352 sayılı Kanun’un 99. maddesi ile eklenen 3. fıkrası uyarınca yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/06/2006 gün ve 2006/10-124 Esas - 2006/165 Karar, 30/01/2007 gün ve 2006/4-348 Esas - 2007/16 Karar, 25/12/2007 gün ve 2007/3-272 Esas - 2007/279 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, mahkumiyet hükmünde değişiklik yargılaması sonucunda verilen yeni hükümlerin, infaz aşamasında verilen ve infaza ilişkin hükümlerden olması nedeniyle, “aleyhe sonuç doğurmama ilkesi” bu hükümler bakımından geçerli olamayacağından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/06/2022 tarihli ve KD - 2021/136657 sayılı itirazının KABULÜNE,
Dairemizin 28/03/2022 tarihli ve 2022/486 Esas - 2022/5923 Karar sayılı ilamıyla hükümlü ... hakkında uzlaşmanın gerçekleştiğinden bahisle davanın düşmesine dair (KONYA-Kapatılan-) 16. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 17/04/2020 tarihli ve 2017/323 E., 2017/406 K. sayılı ek kararın belirtilen nedenle 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA ilişkin kararın KALDIRILMASINA karar verilerek yapılan incelemede;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
24/10/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinde yapılan değişiklik sonucu hükümlü ...’ın mahkumiyetine konu suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması sebebiyle uyarlama talep edilmesi üzerine dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi sonrasında, taraflar arasında uzlaşma sağlandığından bahisle düşme kararı verilmiş ise de; dosya içerisinde yer alan 2019/8117 numaralı uzlaştırma raporunda, müştekinin uzlaşmak için hükümlüden Şehit Aileleri Derneği’ne 500,00 TL bağış yapmasını istediğinin, ancak hükümlünün edimsiz uzlaşmak istemesi nedeniyle taraflar arasında uzlaşmanın sağlanamadığının belirtilmiş olması karşısında, mahkumiyete konu cezanın aynen infazına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde düşme kararı verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden (KONYA-Kapatılan-) 16. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 17/04/2020 tarihli ve 2017/323 E., 2017/406 K. sayılı ek kararın belirtilen nedenle 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca yasa yararına BOZULMASINA, yerel mahkemece 5275 sayılı Kanun’un 98. maddesine uygun olarak uyarlama yargılaması yapılmak üzere, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 03/10/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.