Marka Hakkına Tecavüz - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/12093 Esas 2015/6422 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/12093
Karar No: 2015/6422
Karar Tarihi: 02.11.2015

Marka Hakkına Tecavüz - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/12093 Esas 2015/6422 Karar Sayılı İlamı

19. Ceza Dairesi         2015/12093 E.  ,  2015/6422 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : 7 - 2013/104876
    MAHKEMESİ : Ankara(Kapatılan) 2. Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
    TARİHİ : 28/01/2013
    NUMARASI : 2012/188 (E) ve 2013/23 (K)
    SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1- 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" ve diğer objektif ve subjektif koşulların varlığı halinde, CMK"nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı kanunun 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir."denilmektedir.
    Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanların marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanların tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı gözetilmeden, 21.11.2012 tarihli celsede sanığa, katılan firmaların maddi zararını ödemesi koşuluyla hükmün açıklamasının geri bırakılmasını kabul edip etmeyeceği hususu sorularak, sanığın kabul etmemesi üzerine “katılanın maddi zararı karşılanmadığı gibi sanık tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kabul edilmediği için yasal koşullarının bulunmadığı” gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
    Kabule göre de;
    2- Sanığın birden çok hak sahibine karşı aynı fiili işlediği ve birden fazla hak sahibinin şikayetçi olduğu gözetildiğinde, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesinin ikinci fıkrası gereğince aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi sebebiyle zincirleme suç kapsamında kaldığının gözetilmemesi,
    3- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 08.06.2012 yerine, 03.06.2012 olarak yazılması,
    Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri ile tebliğnameye aykırı olarak CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkı saklı kalmak üzere HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara