Esas No: 2021/4103
Karar No: 2022/16348
Karar Tarihi: 06.10.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2021/4103 Esas 2022/16348 Karar Sayılı İlamı
2. Ceza Dairesi 2021/4103 E. , 2022/16348 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Karşılıksız yararlanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Her ne kadar 09.09.2015 tarihli kolluk tutanağında, sanık ile yapılan görüşmede, suça konu adreste araç kiralama işi yaptıklarını ancak bir yıldır iş yerinin kapalı olduğu belirtilmiş ise de; sanığın istikrarlı savunmasında, kaçak su kullanılan iş yerinin kayın biraderi ... adına kayıtlı olduğu ve iş yeri ile ilgisinin olmadığını belirtilmesi, kaçak su tespit tutanağında kaçak su kullanan kişi kısmında, sanığın isminin yanı sıra tutanağa sonradan eklendiği anlaşılan ...’un da isminin yazılı olması, bu kişinin bahse konu iddia hakkında ifadesinin alınmaması, ayrıca yine sanığın savunmasında, ... hakkında da dava açıldığının belirtilmesi karşısında; kaçak su kullanılan iş yerinin sanığa ait olup olmadığı konusunda kolluk araştırması yaptırılarak ve katılan kurumdan suça konu iş yerine ait sayacın aboneliğinin kime ait olduğu sorularak, ...’un tanık sıfatı ile dinlenip, bahse konu iş yerinin kime ait olduğu konusunda bilgisine başvurularak, yine ... hakkında aynı suça ilişkin dava açılıp açılmadığı da araştırılarak, tüm deliller bir bütün halinde değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ve kovuşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a- 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihi sonrasında işlenen karşılıksız yararlanma suçlarında TCK’nın 163/3. ve 168/5. maddelerine göre soruşturma aşamasında Cumhuriyet Başsavcılığınca katılan kurumun vergili ve cezasız gerçek zararı bilirkişiye hesaplattırılıp, sanığa miktar da belirtilip usulüne uygun süre verilmek suretiyle “Bilirkişinin hesapladığı kurumun vergili ve cezasız gerçek zararını soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi durumunda hakkında kamu davası açılmayacağına” dair bildirimde bulunulması gerektiği ve bildirim sonrası verilen sürede kurumun gerçek zararı soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin edilmesi halinde bu bir dava şartı olduğundan TCK’nın 168/5. maddesine göre kamu davasının açılamayacağı ve eğer soruşturma aşamasında bu ihtar işlemi yapılmamış olmasına rağmen sanık tarafından kovuşturma aşamasında kurumun zararının tamamen karşılanması halinde bu ödemenin soruşturma aşamasında yapılmış gibi kabul edilerek sanık hakkında CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden düşme kararı verilmesi gerekeceği dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında incelenen somut olayda; soruşturma aşamasında sanığa yukarıda anlatılan şekilde zararı soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi durumunda hakkında kamu davası açılmayacağına dair bir bildirimde bulunmadığının, ilk derece mahkemesince kovuşturma aşamasında yapılan keşif neticesinde aldırılan dosyada mevcut 30.12.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre katılan kurumun vergili ve cezasız zararının belirtilmediğinin anlaşılması karşısında; bilirkişiden alınacak ek rapor ile katılan kurumun vergili ve cezasız zararı hesaplatılarak, sanığa bu hesaplanan miktardaki kurum zararını ödemesi durumunda hakkında açılan kamu davasının düşmesine karar verileceği ihtarında bulunulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, usulünce ihtar yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
b- Cezası ertelenen katılan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 51/8. maddesinde yazılı bulunan “Denetim süresi, yükümlülüklere uygun ve iyi halli olarak geçirildiği takdirde ceza infaz edilmiş sayılır” şeklindeki ihtaratın yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 06.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.