Esas No: 2022/7584
Karar No: 2022/16398
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/7584 Esas 2022/16398 Karar Sayılı İlamı
2. Ceza Dairesi 2022/7584 E. , 2022/16398 K."İçtihat Metni"
Karşılıksız yararlanma suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163/3 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/02/2018 tarihli ve 2017/501 esas, 2018/267 sayılı kararı ile aynı suçtan adı geçen sanığın 5237 sayılı Kanun’un 163/3 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2018 tarihli ve 2017/748 esas, 2018/284sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 27/06/2022 gün ve 3960-2021 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/07/2022 gün ve 2022/7584 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosyalar kapsamına göre,
1-Sanığın su aboneliği olmadan farklı tarihlerde tapalı branşmanı açıp bağlantı parçası eklemek suretiyle karşılıksız su kullanması şeklinde gerçekleştirdiği eylemlerinden dolayı...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/02/2018 tarihli ve 2017/501 esas, 2018/267 sayılı kararı ile mahkûm edildiği, bu eylemin suç tarihinin 22/04/2016, iddianame tarihinin ise 31/07/2017 olduğu, anılan dosyanın istinaf edilmeksizin kesinleştiği, yine aynı sanık hakkında...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2018 tarihli ve 2017/748 esas, 2018/284 sayılı kararı ile mahkûmiyetine hükmedildiği ve anılan dosyada suç tarihinin 18/05/2016, iddianame tarihinin ise 11/10/2017 olduğu, her iki suçun da 31/07/2017 tarihli ilk iddianamenin düzenlenme tarihinden önce işlendiği ve hukuki kesinti olmadığı, anılan iki dosyada da sanığın üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette olduğu ve suç tarihlerinin yakınlığı dikkate alınarak, bu eylemlerin bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından, dosyaların birleştirilmesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 09/04/2018 tarihli ve 2018/616 esas, 2018/4761 karar sayılı ilamında "Kurum zararının soruşturma aşamasında ödenmesi hâlinde TCK'nın 168/5. fıkrası gereğince kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerekli olduğu, bu konuda soruşturma aşamasında yapılması gerekip yapılmayan usûl işlemlerin kovuşturma aşamasında tamamlanması sebebiyle bilirkişi tarafından normal tarifeye göre hesaplanan vergili ve cezasız kurum zararının, varsa daha önce yapılan ödemeler kurumdan sorulup mahsup edildikten sonra kalan miktar belirlenip, verilecek makul sürede ödenmesi hâlinde etkin pişmanlıktan faydalanabileceği, TCK'nın 168/5 ve CMK'nın 223/8. fıkraları uyarınca kovuşturma şartı gerçekleşmediği için suç tarihine göre düşme kararı verileceği, ödenmediği takdirde yargılamaya devamla dosyadaki delillere göre hüküm kurulacağı tebliğ ve ihtar edilip yüze karşı ise talep etmesi hâlinde, tebligat yapılıyor ise makul bir süre verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği halde, eksik kovuşturma ile mahkûmiyet hükmü kurulması,.." şeklinde belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun'un 168/5. maddesi uyarınca sanığa etkin pişmanlıktan yararlanabileceği hususu hatırlatılıp, talep etmesi hâlinde zararı gidermesi için kendisine süre verilerek sonucuna göre sanığın hukukî durumunun değerlendirilmesi gerektiği cihetle, somut olayda, her iki dosya yönünden katılan kurumun vergili ve cezasız gerçek zararları bilirkişiye hesaplattırılıp, sanığa her iki dosya için ayrı ayrı bildirim yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde,isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1- Sanık ...’ın, meskeninde su aboneliği olmadan farklı tarihlerde tapalı branşmanı açıp ara boru takmak suretiyle sayaçsız olarak tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde kaçak su kullandığı, sanığın bu eylemlerinden dolayı karşılıksız yararlanma suçundan...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/02/2018 tarihli ve 2017/501 Esas - 2018/267 Karar sayılı kararı ile mahkum edildiği, bu eylemin suç tarihinin 22/04/2016, iddianame tarihinin ise 31/07/2017 olduğu, anılan mahkumiyet hükmünün istinaf edilmeksizin kesinleştiği; yine sanık hakkında karşılıksız yararlanma suçundan...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2018 tarihli ve 2017/748 Esas - 2018/284 Karar sayılı kararı ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu mahkumiyet hükmünün de istinaf edilmeksizin kesinleştiği, anılan dosyada suç tarihinin 18/05/2016, iddianame tarihinin ise 11/10/2017 olduğu, her iki suçun da 31/07/2017 tarihli ilk iddianamenin düzenlenme tarihinden önce işlendiği ve hukuki kesinti olmadığı, anılan iki dosyada da sanığın üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette olduğu ve suç tarihlerinin yakınlığı dikkate alınarak, bu eylemlerin bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlendiği anlaşılmakla, dosyaların birleştirilmesi ve sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde kararlar verilmesi,
2- 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05/07/2012 tarihi sonrasında işlenen karşılıksız yararlanma suçlarında 5237 sayılı TCK’nın 163/3. ve 168/5. maddelerine göre soruşturma aşamasında Cumhuriyet Başsavcılığınca katılan kurumun vergili ve cezasız gerçek zararı bilirkişiye hesaplattırılıp, sanığa miktar da belirtilip usulüne uygun süre verilmek suretiyle “bilirkişinin hesapladığı kurumun cezasız ve vergili gerçek zararını soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi durumunda hakkında kamu davası açılmayacağına” dair bildirimde bulunulması gerektiği ve bildirim sonrası verilen sürede kurumun gerçek zararının soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin edilmesi halinde bu bir dava şartı olduğundan 5237 sayılı TCK’nın 168/5. maddesine göre kamu davasının açılamayacağı ve eğer soruşturma aşamasında bu ihtar işlemi yapılmamış olmasına rağmen sanık tarafından kovuşturma aşamasında katılan kurumun zararının tamamen karşılanması halinde bu ödemenin soruşturma aşamasında yapılmış gibi kabul edilerek sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden düşme kararı verilmesi gerekeceği nazara alınarak belirtilen şekilde her iki dosya için de ( yani 22/04/2016 ve 18/05/2016 tarihli kaçak su tutanakları için ayrı ayrı olmak üzere) katılan kurumun vergili ve cezasız gerçek zararları bilirkişiye hesaplattırılıp sanığa her iki dosya için de ayrı ayrı bildirim yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi nedenleriyle kanun yararına bozma istemleri yerinde görüldüğünden (ALİAĞA) 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 22/02/2018 tarihli ve 2017/501 E., 2018/267 K. sayılı karar ile (ALİAĞA) 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 26/02/2018 tarihli ve 2017/748 E., 2018/284 K. sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemelerce yerine getirilmesine, 10/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.