Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/8470 Esas 2022/17121 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/8470
Karar No: 2022/17121
Karar Tarihi: 19.10.2022

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/8470 Esas 2022/17121 Karar Sayılı İlamı

2. Ceza Dairesi         2022/8470 E.  ,  2022/17121 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Hırsızlık, resmi belgede sahtecilik, iftira, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, sistemi engelleme, bozma, veriler yok etme veya değiştirme
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Her ne kadar mahkeme tarafından, "Dosyamız içinde yer alan Av. ... tarafından sunulan...1. Noterliğinin düzenlemiş olduğu 25 Ekim 2010 tarihli 13659 numaralı vekaletname incelendiğinde, vekil edenin ... olduğu ve vekaletname arkasında ...'ın tutuklanmasına dair...Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/130 sayılı tutuklama müzekkeresinde ...'ın kimlik bilgilerinin yer aldığı, soruşturma aşamasında sanık ...'in, ...'ın kimlik bilgilerini kullanarak esas kimliğini gizlemiş olması nedeniyle ... ismi ile tutuklandığı, Av. ...'in de ... adına dosyaya vekaletname sunduğu, yargılama sırasında sanık ...'in gerçek kimlik bilgileri ortaya çıkmasına rağmen sanık müdafii Av. ... tarafından dosyaya yeniden vekaletname sunulmadığı" gerekçesi ile temyiz başvurusunun reddine karar verilmişse de, soruşturma aşamasında sanığın kendisini ... şeklinde tanıtması nedeni ile dosyaya bu isimle vekaletname sunulduğu, bir süre sonra gerçek isminin ... olduğunun anlaşıldığı, sanığın soruşturma sırasında bu isim ile yeniden beyanda bulunup, tahliye edildiği,...Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede sanık ... vekili olarak sanık müdafii Av.... Önal'ın gösterildiği, yargılama aşamasında da bu avukatın tüm yargılamaya iştirak ettiği, tüm tebligatların bu avukata yapıldığı, Avukat ...'in bu şekilde soruşturma ve yargılama aşamasında sanığın muvafakati ile müdafii olarak görev yaptığı, bu nedenle bir vekaletnameye dahi gerek olmadığı hususları göz önüne alınarak, sanıklar müdafiileri Av.... ...ile Av....'ın temyizlerinin kabulüne karar verilerek yapılarak incelemede;
    1-Sanık hakkında iftira suçundan kurulan hükmün yapılan temyiz incelemesinde;
    Sanığın 21/10/2010 tarihinde Cumhuriyet Savcılığında ve sorgudaki beyanında da kendi isminin ... olduğu söyleyerek beyanda bulunduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;
    Sanığın maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunmasına rağmen TCK 267/2. maddesinin uygulanmaması, aleyhe temyiz bulunmadığından, bozma nedeni yapılmamış, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
    Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz nedenleri yerinde olmadığından reddiyle hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
    2-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik ve sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçlarından kurulan hükümlerin yapılan temyiz incelemesinde;
    Sanığın eylemlerinin 5237 sayılı TCK'nın 204/1 ve 244/2-3 maddelerinde tanımlanan suçları oluşturduğu, bu suçlar için öngörülen cezaların üst sınırına göre, aynı Kanun'un 66/1-e ve 67/4. maddelerine göre hesaplanan 12 yıllık zamanaşımının, suç tarihleri olan 06.10.2010, 08/07/2010 ve 13/07/2010 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiilerinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davalarının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,
    3-Sanık hakkında hırsızlık ve banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarından kurulan hükümlerin yapılan temyiz incelemesinde;
    5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
    1-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 17.11.2009 gün ve 193/268 sayılı kararında açıklandığı üzere; müştekilerin banka hesaplarına oluşturulan internet bankacılığı yoluyla girip başkalarına ait banka hesabına para havale ederek çekmek ve başka hesaba havale yapmaktan ibaret eylemlerin, suç tarihi itibarıyla 5237 sayılı TCK.nın 142/2-e maddesinde öngörülen “bilişim suretiyle hırsızlık” suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde, ayrıca TCK'nın 245/1 maddesi uyarınca da mahkumiyet hükmü kurulması,
    2-Sanığın müştekiler ..., ... ve ...’in banka hesaplarına oluşturulan internet bankacılığı yoluyla girip başkalarına ait banka hesabına para havale ederek çekmek ve başka hesaba havale yapmaktan ibaret eylemlerin, her müşteki yönünden ayrı ayrı suç oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde TCK’nın 43. maddesinin uygulanması, müştekiler ... ve ...’e birden fazla kez aynı eylemin yapılması nedeniyle her iki müştekiye yönelik eylemde de aynı Kanunun 43. maddesinin uygulanmasının gerekmesi ve müşteki ...’nin hesabından para çekilememesi nedeniyle bu müştekiye yönelik eylemin teşebbüs aşamasında kaldığının gözetilmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde sanık hakkında CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın gözetilmesine, 19.10.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara