Esas No: 2015/4740
Karar No: 2015/4461
Marka Hakkına Tecavüz - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/4740 Esas 2015/4461 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 7 - 2012/67253
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/09/2011
NUMARASI : 2010/593 (E) ve 2011/361 (K)
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Yerel mahkeme söz konusu davaya Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi sıfatıyla baktığından hüküm tarihi itibariyle avukatlık asgari ücret tarifesine göre 1650,00-TL yerine 1100,00-TL avukatlık ücretine hükmedilmesi karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığa ait işyerinde yapılan aramada, katılan firmanın marka ve logosunu taşıyan toplam 71 adet şapkanın ele geçirilmesi iddiası ile açılan davada, suça konu şapkalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken, davaya konu olayla ilgisi olmayan bir adet Billabong marka tişört üzerinde inceleme yapılarak düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınması,
2- GSM (Op...) Pty. Ltd. Firmasına ait Billabong markasının taklit edildiğinin iddia edildiği olayda, Türk Patent Enstitüsünden Billabong markasının marka tescil belgelerinin getirtilmesi yerine, davaya konu olayla ilgisi olmayan Lacoste ve Diesel markalarına ilişkin marka tescil belgelerine dayanılarak hüküm kurulması,
3- Sadece GSM (O..) Pty. Ltd. adlı firmaya ait marka hakkının ihlal edilmesine rağmen, marka hakkı ihlal edilmeyen ve suçtan zarar görmeyen L.. S.. ve Diesel SPA firmalarının da karar başlığında katılan olarak gösterilmesi,
Kabule göre de;
4- Gün adli para cezası paraya çevrilirken, uygulama maddesinin TCK"nın 52/2 maddesi yerine, TCK"nın 50 ve 52. maddeleri olarak gösterilmesi suretiyle CMK"nın 232/6 fıkrasına aykırı davranılması,
5- Suç taksirle işlenen bir suç olmadığı halde 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 6. fıkrası ile ilgili de ayrıca karar verilmesi,
6- 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK"nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı kanunun 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir." denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanın marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanın tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı gözetilmeden, mahkemece "zararın karşılanmadığı" gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.