5846 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/5035 Esas 2015/4381 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/5035
Karar No: 2015/4381

5846 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/5035 Esas 2015/4381 Karar Sayılı İlamı

19. Ceza Dairesi         2015/5035 E.  ,  2015/4381 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : 7 - 2012/67601
    MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi
    TARİHİ : 29/01/2010
    NUMARASI : 2008/349 (E) ve 2010/25 (K)
    SUÇ : 5846 Sayılı Kanuna Aykırılık

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
    Kovuşturma aşamasında müdafisi bulunmayan sanığa yokluğunda verilen hükmün tebliğine ilişkin belge bulunmadığı gibi ,ek karar içeriği de göz önünde bulundurulduğunda hükmün müdafii huzurunda verildiği kabul edilerek katılan vekiline yapılan tebliğ tarihi esas alınıp kesinleştirme işlemi yapıldığının anlaşılması karşısında ,sanığın 27/092011 tarihli temyiz dilekçesinin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek ,
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1- Sanığın kovuşturma aşamasındaki açık ikrarı karşısında suçun subuta erdiğinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de;
    5271 sayılı CMK"nın 119. maddesinin 4. fıkrasındaki “Cumhuriyet Savcısı hazır olmaksızın konut,işyeri ve diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur” düzenlemesi karşısında, o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi hazır bulundurulmadan arama yapılamayacağı gözetilmeden ,yapılan aramanın mahkumiyet hükmünün gerekçesinde hukuka aykırı yöntem ile elde edildiğinin açıkca gösterilmemesi suretiyle CMK"nın 230 maddesinin 1. fıkrasının b bendine aykırı davranılması,
    2- 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" ile diğer objektif ve subjektif koşulların varlığı halinde, CMK"nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı Kanunun 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir."denilmektedir.
    Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanın zararının basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanın tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı gözetilmeden, mahkemece "sanığın katılan şirketin zararının karşılamadığı" gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
    Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara