Esas No: 2013/350
Karar No: 2015/427
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/350 Esas 2015/427 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, mal beyanında bulunmak suçundan beraat etmiştir. Ancak şikayetçi vekili, kararı temyiz etmiştir. Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, mahkemenin kararında hatalar olduğunu belirterek kararı bozmuştur. Yerel mahkeme ise direnme kararı vererek sanığın beraatına karar vermiştir. Ceza Genel Kurulu ise bu durumun yeni bir hüküm niteliğinde olduğunu belirterek dosyanın tekrar Özel Daireye gönderilmesine karar vermiştir.
İcra İflas Kanunu'nun 338. maddesi: Gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçu.
İİK'nun 74. maddesi: Borçlu tarafından sunulacak olan mal bildiriminde yer alacak olan bilgiler.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : .... İcra Ceza
Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanığın beraatine ilişkin, .... İcra Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Hukuk Dairesince ... gün ve ... sayı ile;
"Borçlu sanığın 11.06.2010 tarihli mal beyanı dilekçesinde, aylık 3.000,00 Lira gelirinin bulunduğunu belirttikten sonra "...borcumu 30.08.2010 tarihine kadar dosya hesabına yatıracağımı..." ifadesi ile borcu ne şekilde ödeyeceğini belirttiğinin kabulünün gerekmesine rağmen, mahkemece borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmemesi nedeniyle mal bildiriminin İİK"nun 74. maddesindeki şartları içermediği gerekçesiyle geçersiz olarak kabulü ile sanığın beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise ... gün ve ... sayı ile;
"...Borçlu sanığın mal beyanı dilekçesinde, "üzerine kayıtlı mal olmadığını, ... A.Ş’inde genel müdür olarak görev yaptığını, almış olduğu maaşın aylık 3.000,00 Lira olduğunu bildirdiği, ayrıca 17.500,00 Lira asıl borcu kabul ederken, faize de itiraz ettiği" görülmüştür. Borçlu, kabul ettiği 17.500,00 Lira borcu karşılayacak kadar mal bildirmesi yeterlidir, Yargıtay ... Hukuk Dairesinin bozma ilamında belirtildiği üzere ... tarihine kadar takip borcunu ödeyeceğini mal beyanı dilekçesinde belirtmiş olduğu, kabul edilse de borçlunun ödeme şekli olarak, mal beyanını sunduktan iki ay gibi bir süreden sonra peşin olarak borcunu ödeyeceğini beyan etmesi ve şirketteki hissesinden bahsetmemesi esas alındığında, borcu peşin ödemeyi kabul eden borçlunun, hissesinden bahsetme zorunluluğu yoktur, takip dosyasının irdelenmesi ile de borçlu adına kayıtlı mal varlığı araştırılması sonucu alacaklının şikayet dilekçesinde belirttiği üzere ... köyü, köy içi mevki ... parsel sayılı taşınmazın borçlu adına kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Borçlunun adına kayıtlı taşınmazın olmadığını beyan etmesi de hukuki sonucu değiştirmeyecektir. Sonuç olarak, takip dosyasında kolay bir araştırma ile borçlu adına kayıtlı bir taşınmaz olup olmadığı tespitinin mümkün olup, bu durum yalan beyan olarak nitelendirilemez. Ayrıca, borçlu sanık mal beyanı dilekçesinde Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin de bozma ilamında belirttiği üzere sanık borçlunun ödeme şeklinin peşin ödeme olarak 30.08.2010 tarihine kadar belirtmesi ve alacaklının bu ödeme süresini beklemeden, 16.08.2010 tarihinde sanığın İİK"nun 338. maddesi gereğince cezalandırılmasını istediği gözetildiğinde, borçlunun izah edildiği üzere tüm varlığını bildirmek zorunda olmadığı halde borçlunun tüm varlığını bildirmediği bahisle yalan beyanda bulunmaktan cezalandırılmasını şikayet etmesinin yerinde olmadığı, her ne kadar mahkememiz bozulan kararının gerekçesinde usulüne uygun mal beyanında bulunmadığı kabul edilmiş ise de Yargıtay’ın bozma ilamında belirttiği gibi mal beyanının bildirir dilekçesinin usulüne uygun olduğu kabul edildiğinde dahi yukarıda izah edildiği üzere sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılmasının mümkün olmadığı, nihayetinde yine farklı gerekçe ile olsa da sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekecektir. Usulü kazanılmış hak doğmaması için önceki kararda direnme kararı ile sanık hakkında atılı suçtan beraat kararı verilmiştir" gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.04.2013 gün ve 312462 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı İcra İflas Kanunu"nun 338. maddesinde düzenlenen gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının tespitine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle yerel mahkeme direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İnceleme konusu dosyada, sanığın beraatine ilişkin hükmün şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece; sanık tarafından yapılan mal bildiriminin İİK"nun 74. maddesindeki şartları içerdiği gözetilmeden beraat kararı verilmesi isabetsizliğinden bozulduğu, bozmadan sonra yerel mahkemece; "...Borçlu sanığın mal beyanı dilekçesinde, "üzerine kayıtlı mal olmadığını, ... A.Ş’inde genel müdür olarak görev yaptığını, almış olduğu maaşın aylık 3.000,00 Lira olduğunu bildirdiği, ayrıca 17.500,00 Lira asıl borcu kabul ederken, faize de itiraz ettiği" görülmüştür. Borçlu, kabul ettiği 17.500,00 Lira borcu karşılayacak kadar mal bildirmesi yeterlidir, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamında belirtildiği üzere 30.08.2010 tarihine kadar takip borcunun ödeyeceğini mal beyanı dilekçesinde belirtmiş olduğu kabul edilse de borçlunun ödeme şekli olarak, mal beyanını sunduktan iki ay gibi süreden sonra peşin olarak borcunu ödeyeceğini beyan etmesi ve şirketteki hissesinden bahsetmemesi esas alındığında, borçlunun borcu peşin ödemeyi kabul eden borçlunun, hissesinden bahsetme zorunluluğu yoktur, takip dosyasının irdelenmesi ile de borçlu adına kayıtlı mal varlığı araştırılması sonucu alacaklının şikayet dilekçesinde belirttiği üzere ... köyü, köy içi mevki ... parsel sayılı taşınmazın borçlu adına kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Borçlunun adına kayıtlı taşınmazın olmadığını beyan etmesi de hukuki sonucu değiştirmeyecektir. Sonuç olarak, takip dosyasında kolay bir araştırma ile borçlu adına kayıtlı bir taşınmaz olup olmadığı tespitinin mümkün olup, bu durum yalan beyan olarak nitelendirilemez. Ayrıca, borçlu sanık mal beyanı dilekçesinde Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin de bozma ilamında belirttiği üzere sanık borçlunun ödeme şeklinin peşin ödeme olarak 30.08.2010 tarihine kadar belirtmesi ve alacaklının bu ödeme süresini beklemeden, 16.08.2010 tarihinde sanığın İİK"nun 338. maddesi gereğince cezalandırılmasını istediği gözetildiğinde borçlunun izah edildiği üzere tüm varlığını bildirmek zorunda olmadığı halde borçlunun tüm varlığını bildirmediği bahisle yalan beyanda bulunmaktan cezalandırılmasını şikayet etmesinin yerinde olmadığı, her ne kadar mahkememiz bozulan kararının gerekçesinde usulüne uygun mal beyanında bulunmadığı kabul edilmiş ise de Yargıtay’ın bozma ilamında belirttiği gibi mal beyanının bildirir dilekçesinin usulüne uygun olduğu kabul edildiğinde dahi yukarıda izah edildiği üzere sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılmasının mümkün olmadığı, nihayetinde yine farklı gerekçe ile olsa da sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekecektir. Usulü kazanılmış hak doğmaması için önceki kararda direnme kararı ile sanık hakkında atılı suçtan beraat kararı verilmiştir" şeklinde önceki hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeyle direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
İlk hükümde yer almayan bu yeni ve değişik gerekçe Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bir konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanuni imkân bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
.... İcra Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay16. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.12.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.