Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/8524 Esas 2015/4138 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/8524
Karar No: 2015/4138
Karar Tarihi: 10.09.2015

Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/8524 Esas 2015/4138 Karar Sayılı İlamı

19. Ceza Dairesi         2015/8524 E.  ,  2015/4138 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : KYB - 2015/183116

    Marka hakkına tecavüz suçundan sanık C.. Ö..’ın, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A-l, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 6.000,00 ve 80,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Elmalı Asliye Ceza Mahkemesinin 14/11/2013 tarihli ve 2012/75 esas, 2013/267 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 11/05/2015 gün ve 183116 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/05/2015 gün ve KYB.2015-183116 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
    Anılan ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 23/02/2009 tarihli ve 2007/14317 esas, 2009/2264 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanık hakkında 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-c maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açıldığı, bu maddenin atıf yaptığı 61. maddede ise kararname hükmüyle suç tanımlarının düzenlendiği, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un geçici 1. maddesinde "Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.", 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 01/01/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5/1. maddesinde "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır" ve aynı Kanun"un genel hükümleri arasında bulunan 2. maddesinin birinci fıkrasında ise "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz..." hükümlerinin yer aldığı, olayımızda sanığa atılı eylemin, ceza içeren özel bir hukuk düzenlemesi olup, 5. maddede sözü edilen özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar kapsamında bulunduğu, o halde atılı eylemin, Türk Ceza Kanunu"nun 2. maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu duruma göre, kanun hükmünde kararname hükmüyle getirilen bu düzenlemenin Türk Ceza Kanunu"nun 2. maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmadığı, nitekim Anayasa Mahkemesinin 03/01/2008 tarihli ve 2005/15 esas, 2008/2 sayılı iptal kararı gerekçesinde kanunsuz suç ve ceza konulamayacağım, kanun hükmünde kararname hükmüyle suç ve ceza getirilemeyeceğini açıkça vurguladığı, bu durum karşısında, 5252 sayılı Kanun"un geçici birinci maddesi ile Türk Ceza Kanunu"nun 2. maddesi ve 01/01/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımnî olarak ilga edildiğinin (örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının) kabulü gerektiği, bu hukukî değerlendirmeye göre, atılı eylemin 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri kapsamında suç oluşturmayacağı, dolayısıyla atılı eylemin 01/01/2009 tarihinden itibaren suç olmaktan çıktığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
    Dosya kapsamına göre, sanığın 05/08/2011 tarihinde işlediği iddia olunan marka hakkına tecavüz eylemi nedeniyle mahkumiyetine karar verildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiği, kanun yararına bozma isteminde atılı eylemin 01/01/2009 tarihinden itibaren suç olmaktan çıkması nedeniyle 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri kapsamında suç oluşturmayacağı belirtilmiş ise de,
    28/01/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5833 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 3. maddesiyle değiştirilen 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6l/A maddesinin birinci fıkrasında "Başkasına ait marka hakkına iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır" hükmünün yer alması karşısında, davaya konu suçun işlendiği 05/08/2011 tarihi itibarıyla eylemin suç olarak düzenlendiği ve bu nedenle mahkemenin uygulamasının yasaya uygun olduğu anlaşıldığından yerinde görülmeyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 10/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara