Esas No: 2015/4946
Karar No: 2015/3319
Karar Tarihi: 25.06.2015
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/4946 Esas 2015/3319 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu"na muhalefet suçundan şüpheli C.. S.. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/03/2014 tarihli ve 2014/8797 soruşturma, 2014/6923 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik yapılan itirazın reddine ilişkin, Kayseri 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/09/2014 tarihli ve 2014/370 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 30/03/2015 gün ve 22294 sayılı Kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/04/2015 gün ve KYB.2015-127228 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, buna göre 20/03/2014 tarihli bilirkişi raporunun 5271 sayılı Kanun"un 67/5. maddesi gereğince tarafların itirazlarının bildirilmesi için istemde bulunabilmelerini sağlamak üzere tebliğ edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, şüpheli hakkında yapılan eksik soruşturma sonucu kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği cihetle, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın Kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Olağanüstü kanun yolu olan ve öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozmanın amacı hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtay’ca incelenmesini, buna bağlı olarak da Kanunların uygulanmasında ülke sathında birliğe ulaşmak, hakim veya mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından hukuk yararına gidermektir.
Olağanüstü bir kanun yolu olan Kanun yararına bozma müessesesinin konusunu oluşturabilecek kanuna aykırılık halleri, olağan kanun yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulduğunda kesin hükmün otoritesi korunmuş olur.
26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve bu karar esas alınmak suretiyle verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerin süreklilik arz eden kararlarında belirtildiği üzere, kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ilişkin kararlar kanun yararına bozma konusu olamaz.
Mahkeme tarafından, konuyla ilgili olarak, bilirkişi inceleme raporunun 5271 sayılı Kanun"un 67/5. maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin talep ve diğer belgeler incelenip değerlendirilerek, belirtilen hususlarda delil takdiri yapılmak suretiyle verilen karar aleyhine, kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği ve bu nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.