Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2021/66 Esas 2021/3036 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/66
Karar No: 2021/3036
Karar Tarihi: 28.06.2021

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2021/66 Esas 2021/3036 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca tapu iptal ve tescil, mümkün olmaması halinde bağımsız bölüm bedeli ile nesafet farkı ve gecikme tazminatı istemiyle dava açmıştır. Yerel mahkeme tarafından bozma ilamına uyulmuş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı yüklenici, müvekkilleri arasında 2007 tarihinde paylaşım yapıldığını ve inşaatın sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edildiğini savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacıların eksik iş bedeli olarak tespit edilen alacakları ile gecikme bedeli davalıdan alınarak eşit paylarla davacılara ödenmesine karar verilmiştir. Ancak Yargıtay 23. Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucunda hüküm bozulmuş ve mahkemece yapılan hesaplamanın yanlış olduğu belirtilmiştir. Kararı veren mahkeme, davacıların temyiz itirazlarını kabul ederek hükmün davacılar yararına bozulmasına karar vermiştir.
Kanun maddeleri: Usulî kazanılmış hak ilkesi HUMK ve HMK gibi kanunlarda açık bir düzenleme olmamasına rağmen uygulama gerekliliği bulunmaktadır. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
15. Hukuk Dairesi         2021/66 E.  ,  2021/3036 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca tapu iptal ve tescil, mümkün olmaması halinde bağımsız bölüm bedeli ile nesafet farkı ve gecikme tazminatı istemlerine ilişkindir. Yerel mahkeme tarafından bozma ilamına uyulmuş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Davacılar arsa sahipleri, davalı ise yüklenicidir.
    Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı yüklenici arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, 15, 19, 29, 30, ve 31 no"lu dairelerin kat irtifakı yoluyla müvekkilleri adlarına tescil edildiğini, ancak 40, 41 ve 42 no"lu çatı aralı dairelerinden müvekkillerine de arsa payları oranında pay verilmesi gerekirken, çekilen ihtara rağmen verilmediğini, dairelerin sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmediğini, davalı yüklenicinin, sözleşmeye aykırı olarak kendisine isabet eden dairelerde müvekkillerine isabet eden dairelere göre daha kaliteli malzeme kullandığını ve fazladan bir takım imalatlar yaptığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 40, 41 ve 42 no"lu çatı aralı dairelerin tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tapuya tesciline, bunun mümkün olmaması halinde 60.000,00 TL"nin davalılardan tahsilini, bunun yanında imalat bedeli farkı için 5.000,00 TL ve geç teslimden kaynaklı kira kaybı için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, arsa sahiplerinin temsilcisi ile müvekkili arasında 25.11.2007 tarihinde düzenlenen tutanakla dairelerin paylaşıldığını, buna göre 41 ve 42 no"lu dubleks dairenin müvekkiline, 40 no"lu dairenin de arsa sahiplerine bırakıldığını, davacıların bu paylaşım yapılırken çatı aralı katlardan daire istemediklerini, inşaatın sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edildiğini ve davacıların da kendilerine düşen daireleri sattıklarını, daireler arasında işçilik ve malzeme farkı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, davacıların paylarına göre, imalat farkı için 3.320,25 TL"nin ve geç teslimden kaynaklı kira bedeli için 6.711,85 TL"nin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 20.02.2015 tarih, 2014/3583 esas ve 2015/1052 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile davacıların dairesinde yapılmayan payları oranında eksik iş bedeli olarak tespit edilen 3.320,25 TL alacak ile 4 ay 1 günlük gecikme bedeli olan 6.711,85 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak eşit paylarla davacılara ödenmesine ve fazlaya ilişkin diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, usulî kazanılmış hak ilkesi uyarınca bozma doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılıp karar verilmelidir. Nitekim 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş olması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup, kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de; bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “Usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir…” şeklinde tanımlanmaktadır. Usuli kazanılmış hakkın istisnaları ise dosya kapsamına göre bulunmamaktadır (Dairemizin 20.12.2017 tarih ve 2017/1909 Esas, 2017/4513 Karar; 26.02.2020 tarih ve 2019/3347 Esas, 2020/790 Karar sayılı ilâmları).
    Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk karar, az yukarıda belirtildiği üzere Yargıtay 23.Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucunda 2014/3583 esas, 2015/1052 karar sayılı, 20.02.2015 tarihli bozma ilamı ile bozulmuştur. Bozmaya uyulması sonrasında bozma ilamı lehine olan taraf açısından usulü müktesep hak doğmuştur. Bozma ilamında açıkça sözleşme dışı iş yapılıp yapılmadığı, yapılan imalatın hangi durumlarda yüklenici lehine fazla imalat olarak hesaplanacağı belirtilmiş ve yüklenicinin fazla imalatı bulunmadığından fazla imalat bedelini talep edemeyeceği kabul edilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulmasına karşın bu husus gözden kaçırılarak fazla imalat bedeli hesaplanması ve davacıların hak ettiği dava konusu daire talebinin paylarına düşen kısmından mahsup edilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar arsa sahibi vekilinin tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 28.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara